biz futbol seyircisinin istediği şey öyle galibiyet falan degil aslinda. hiç birimiz stadyumlara giderken, televizyon başına otururken mutlak bir galibiyetten keyif almiyoruz. bundan zevk alsak, bunu arzulasak adıyaman belediyesporla her sene bir kaç maç düzenler ve tribunleri ardı ardına doldurur takimlar. milliyet'in internet sitesinde de yazar "ali sami yende 14 gol sesi vardi" diye. ama dediğim gibi kimse bundan keyif almiyor, herkes zorla alinan bir bir panathinaikos galibiyetini her şeye değişebilir. hele ki sahada mükemmel oynayan bir kaptanlari varsa..
(kartal uçuşuuuuuuu)
maçtan evvel pana olimpiyakos deplasmanina gitmiş, orada bir güze yenilip üstüne bir de kalecileri kurşunlanmış (havali tüfekle vurmuşlar cocugu) gate 13de istanbula bu yüzden gelmeme karari almisti. içlerinden bir kaç tanesi türkiyede yeşil ve yandan beyaz çizgili eşofman altlarinin acaip moda oldugunu, klubun ayni renkli esofmanlarini türkiyede inanilmaz paralar ile satabileceklerini söylese de bu öneri karşıt bulmuyordu.öteki tarafta galatasaray bayramin 1. günü bursaspor'a bursa'da yeniliyor, sabri'nin babasi sabri'nin kurban kesmediği için bu yenilginin geldiği yönünde bir çıkarım yapiyor, ikinci gün 350 liraya alinan (ama dev gibiymiş) kurban kesilerek bu badire atlatiliyordu.. rijkard'in ücüncü cocugu da dünyaya gelince takim pana maçına hazir duruma geliyordu..
takımlar ali sami yen'e gelmişlerdi ki ben televizyon başında şu aşkı memnu dizisinde hiç birşeyden değilse bile köşkün işçilerini kontrol eden adamdan tiksindigimi farkettim. bir beraberligi hatta bir maglubiyeti tamamiyle onun üstüne yikabilir ve bundan hiç de gocunmazdim.
her neyse, galatasaray elano ve nonda ile oyuna basliyordu. maçın başlaması ile kale arkasinda ultraslan çoşmuş, ama televizyonlari basindaki bir grup taraftar maç boyunca sürecek "kale aglarini yan hakem mi yoksa kale hakemleri mi kontrol ediyor" konulu bir tartismaya girmişti. sahada galatasaray altay kadar bile iyi şekilde topu defansindan çıkaramazken (hoş panathinaikos bir gaziantep belediyespor degil) elano gelip de top istemezken (tüm maçlar boyunca top istemezse insanlar nasil ona pas atabilir ki? ben de buradan elimi kaldirayim pas isteyeyim, kimse bana top atmaz ki. atarlarsa sevinmek yerine korkarim zaten! evimdeyim ulen ne pası?) bu tartisma cok yerinde gözüküyordu bizce. o sirada gol gibi bir şeyler oldu, arda topu ceza yayinin oralara şişirmiş, nonda ile rakip defans oyuncusunun arasindan top sıyrılıvermiş topu önünde bulan mustafa sarp golu de atmiş, vakit kaybetmeden sevinmişti. sonradan anlasildi ki o top aslinda nonda'nin kicina carpmis ve mustafa'yi ofsayta düşürmüş..
(cocuklar hiç büyümese keşke.. şu tatliliga bak.. )
gökhan zan ilk yarida cikmis yerine emo kid barış oyuna girmiş, gokhan'dan bosalan yere de topal monte olmustu. cisse ve rukavina (bukavina club?) geniş bosluklar bulabilir savunmayi acaip cokertebilirlerdi ki servet ve topal muhtesem bir ofsayt taktigi uyguladilar. volkan şen ve sercan bu taktigi yemekte milyon dolarlik ayaklardan daha basarili olmustu cuma günü itiraf etmeliyiz..
velhasil bir karambol aninda mustafa sarp topu rakibe de carptirarak aglara gönderdi. maçın en heyecanli anı buydu sanırım. yani eger gogsunuzde bir yonca ile maçı izlemiyorsaniz.. yoksa macin en heyecanli 3. ani bu olurdu. bir kere rukavina franco ile karsi karsiya kaldi, digerinde de son dakikada frikik cektiler. ama dedigim gibi bizi ilgilendirmiyor maçın o heyecanlari. bizim rengimiz sari kirmizi..
velhasil bir persembe gecesi daha öyle "hadi sabahlara kadar içerek bu zaferi kutlayalim" diyemeyecegimiz bir şekilde bitiyordu.. galatasaray 1-0 kazanmis, arda mükemmel oynamis, elano aman bulasmayayim da sahit yazmasinlar dermiş gibi oynamis, gokhan zan sakatlanmisti. kisisel tarihlerimize bir şey katmadiysak seneye skorunu bile hatirlayacagimizi sanmiyorum bu macin..
0 yorum:
Yorum Gönder