2009 galatasaray ankaraspor maçı

Pazar, Nisan 26, 2009 zaman: Pazar, Nisan 26, 2009

bernard shaw’in veya oscar wilde’in konu hakkında mükemmel lafları olabilir. ama yazıya entellik katmaktansa ben alenen kendi lafımı kullanıp olayı bağlamak istiyorum “bir maçta ikinci golü atmaya çekinirsen şey olur!”

maçtan evvel, türkiye 23 nisan haftasını geçiştirmiş, memleketin muhtelif makamlarına el kadar çocuklar oturup büyük adam taklidi yapmış, birisinin de “kinder süpriz’i bedava yapalım” kararı vermeye yüreği yetmemişken, leylekler geri dönüp, enginarlar pazarlarda yerlerini almışken, istanbul ali sami yen stadında oynanıp 1-1 berabere bitmiştir bu müsabaka.

karaborsacılar federasyon aleyhine ileri geri konuşuyor kuş tepedeki bazı kıraathanelerde “federasyona siyah çelenk bırakalım” diyenler bile oluyordu. 2 sene önceki 5 maçlık seyircisizlik hadiselerinin olduğu dönemde çocuklarına bakamadıklarını anlatanlar bile oluyordu. galatasaray kocaman bir bayrak yaptırıp tribünlerin boş olduğunu saklamaya çalışıyor, o afiş’in üzerine de “gs mobile, avea yalnız, şehrin göbeğinde bile çekmediği oluyor” yazmak isteyen afişçiye zar zor mani olunuyordu.

akşam ezanı okunduktan hemen sonar saatler 8’i gösterirken hakem deniz çoban maçı başlatmaya karar verdi. semih defansın bu kez sol içinde oynuyordu ama bülent korkmaz pahalı arabasında çocuğuna direksiyon dersi veren bir baba gibi top her semih’e geldiğinde “semiaaah” diye bağırıyor, çocuğu paniğe teşvik ediyordu. galatasaray rölantide oynuyor kıstırdım mı atarım taktiğini sahaya koyuyordu. çok geçmeden de galatasaray golü lincoln’un kornerinden sonra hakan balta tarafından indirilip barış tarafından ağlara giden golle geliyordu.

bundan sonra böyle bir garip geçmeye başladı maç. nonda gol kaçırıyor sonra aman bana bağırmasınlar diye yere “ayağım ayağım” diye yatıyor, tsubasadaki eric’i bile kızdıracak bir futbol anlayışı sergiliyordu. ilk yarı bülent’ten sonraki tipik galatasaray maçlarında olduğu gibi beklenen, umut edilen, arzulanan son düdük ile geliyor, takımlar soyunma odalarına gidiyordu.

bülent korkmaz’ın soyunma odasında neler konuştuğunu acayip merak ediyorum açıkçası. yani bir takıma çıkıp da “çıkın bildiğinizi oynayın” desen, kewell’li baroş’lu bir takım şu ankara spor’a 3 tane atar, tüm bahisçiler de “sabaha kadar 1 ağbi” geyiğini döndürürler. ama olmuyor işte ikinci yarının ortalarına doğru bülent kankası kel hasan’ı oyuna sokuyor, televizyonları başındaki kimi taraftarlar “bu adam papin mustafa ile de top oynadı değil mi? bereket onu almıyor takıma gol yollarında etkili olsun diye” diyordu. maçın sonları yaklaşmış ankara spor’un bir ortası mehmet topal’ın de sanctis’in bırak demesini anlamaması ile kornere gitmişti. korner kullanılırken barış “benim diyeceksin benim, benim” diyip de sanctis’e ders veriyor, dersin ortasında da galatasaray golü yiyordu.

hülasa bu futbola bu sonuç şaşılacak bir şey değildi asla. şükür ki galatasaray çakma lucescu döneminde başarılı sonuçlar elde edemiyor. bülent korkmaz’a sene sonunda muhtemelen yaptıkları için teşekkür edilecek ve cebine istanbul – tavşanlı otobüs bileti konacak ki tavşanlı belediye spor’un teknik direktörü ile sorunlar yaşadığını herkes biliyor.. ayrıca şimdi kalan beş haftada galatasaray camiasi tarafindan yapilacak muhtemelen hesaplar da yatti da kurtulduk. "simdi biz bu maci alirsak kulaklarimiz ankarada olacak, eger orada 4 gol gelirse sivasin puan kaybetmesini bekleyecegiz, eger o da puan kaybederse chievo'nun bir gole daha ihtiyaci olacak, ha o da oldu diyelim artik caen ile lens mucadelesinden valenciaya yarayacak bir sonuc bekleyecegiz" diyebilirler di ki kocaman rabbim korudu..

2009 altay sakaryaspor maçı

Pazar, Nisan 26, 2009 zaman: Pazar, Nisan 26, 2009


İzmirde çatılardaki güneş enerjileri depolardaki suları ısıtıp, izmirli cümle halkı mutlu mesut banyolara taşırlarken, hava da oyle kisa kollularla dolasabilecegin bir sicaklikta degilken, izmir'in limana nazir stadi alsancakta oynanip altay'in 2 kere geriye düşüp 1 kere öne geçtiği ve nihayetinde 3-2 kazandığı musabakadır. Aynen ilk yarıdaki 4-3 lük maç gibi ama daha az işlem hacimli.

maçtan evvel sakaryadan gelen delikanli tatangalar göztepeli kardeşleri ile buluşuyor "bilader izmirde kizlar kendileri teklif ediyormus" diyen bir kaç sakaryali ortami gerse de inceden el ele kol kola alsancak stadinin deplasman tribunune yerleşiliyordu. yaklaşık 500 kadar sakarya taraftari ve sempatizani tribunde yerlerini alırken, süperlige direk çıkma hayalleri geçen hafta +8 de diyarbarkir'in attığı gol ile suya düşen altay'in ise yaklaşık 5000 kadar taraftari vardi bu güzel günde tribunlerde.


insanlar alsancak stadının gişelerinde biletlerini okuturlarken, santra yapan altayli oyuncular topu ayaklarından kaçırıyor, kaleci ile karşı karşıya kalan sakaryalı oyuncunun da gökhan'in naziklik dışı mudahale ile karşılaşması hakem tarafından "penaltı" ile ödüllendiriliyordu. maçtan evvel "şehmuz abi playof garanti nasil olsa biraz kasmasanız" diyen sakaryali oyuncuların istedikleri oluyordu. 1. dakikada 1-0 öne geçiyorlardi.

altay yiğitcansız 4 lü defansi, mehmet sedefli 4 lü orta sahasi, ve şehmuz ve buraklı forvetleri ile saldiriyor, ama sakaryaspor kah kırmızı sacli mustafasi, kah da "sakaryanın adami neresinden dürtecegini belirten" taraftarlari ile altay'a karşı koyuyordu.

burak çalık'a küfürler yükselirken 33 dakika olmuş o arada da soldan ceza alanına giren burak, yerden uzak direğe plase bir şutla topu aglara gonderiyor, golden sonra da kendisine küfreden duvar tarafindaki taraftarlara "bu forma için ölürüm" diyerek kazan kaldiriyordu. golden sonra "altayimizin golu çalııııııık" diye bağırıp tribunlere "burak" dedirten insan futbol tarihinde görülmüş en detone çığırtkan olarak kayitlara geçiyor, hatta ibrahim tatlises'in "bir tek dileğim var" ini soylerken harap olan arkadaşdan da beter oluyordu..

ilk yarı böyle biterken, devre arasında polisler top toplayıcı cocukların üzerine polis köpekleri ile giderek huncacik cocuklari korkutuyor ve bunlarla da acaip egleniyorlardi. her sari kartta insanlarin ismi anons edilince sari kart gören oyuncuya "yavsak" diyen abiler seslerini tazelemek için sıcak bir şeyler içiyor, stadın hoporlorlerinden latin amerika sarkilari yükselirken takimlar ikinci yariya cikiyorlardi.


gerek okan gerek özgürcan ile sakaryaspor hucum hattinda etkili oynuyor altay'da istesen alamayacagin fosforlu yeşil kramponlari ile yasin yine felaket oynuyordu. orta sahada kaptirilan bir topla ferdi depara kalkiyor pis burun vurarak topu aglara gonderiyordu.. 2-1 olmustu yine ve sakaryalilar yine altay'in muhtelif yerlerine koyuyorlardi. tahir kaptan risk aliyor defanstan bir oyuncuyu cikartip forveti molina ile güclendirmeye kalkiyordu. "ben türk yemeklerine alismadim ya" diyen molina ya hafta içinde güclensin diye keçi boynuzu yedirilmiş, balli pekmezler ile beslenmesi yapilmisti..

ve nitekim 80. dakikada ceza alanının yine solunda topa cok sert bir sekilde vuruyor ve durumu 2-2 yapiyordu.. sakarya kümeye gidiyordu ama altay'in durmaya niyeti yoktu. yine aynı taraftan onur 3-2 yapiyor ve bu sefer 2-1 iken yerden kalkmayan okan koç hakkinda "okan götü bok kokan" tarzi şirin laflar söyleniyordu..



velhasil bu sonucla playoflar garantilenirken umutlar hala devam ediyordu. eğer ki haftaya diyarbakir puan cikartirsa, toulousse yenilmez, madrid de puan kaptirirsa, togo ile malawinin maçında 7 gol olursa altay direk çıkabilirdi birinci lige..

fotolar tribundergiden.com dan.. ben üşendim telefondakileri atmaya.. hele ki maçtan sonra şark sanayi civarindaki "türistik dayana" binasi hakkinda bir şeyler söylemek gerek ama cidden üşendim.

21 Nisan Real Madrid 3-2 Getafe

Çarşamba, Nisan 22, 2009 zaman: Çarşamba, Nisan 22, 2009

     Usual Suspects’i izlediğim günü hatırlıyorum. İlk 15 dakikadan sonra heveslerim körermeye başlamıştı. Yarım saat sonra ise filmi kapatıp uyumak üzereydim.Sonraları vasattan orta halliye terfi etti filmimiz. Son 20 dakikaya girilirken ise işin rengi değişmişti. Yavaş yavaş izlemeye devam etmemden ötürü duyduğum pişmalık kayboldu. Ve tabiki final. Usta alicengizci Spency, topallamayı kestiği sahne ile film bitmesine 1 dakika kala golünü atıyor ve seyircisine koşuyordu. Film ise kalite final ile akıllarda kalıyor ve bu final sayesinde izlenesi bir film olarak hatırlanıyordu.



     Madrid, ilk yarım saatlik futboluyla tam da böyle bir izlenim bırakmıştı. “ ya maç var dediler geldik, oynamazsan olmaz şimdi..” mantıgındaki 8-9 kişi, tatsız tuzsuz bir futbol izletiyordu seyirciye. De Ramos, yakınından geçen her oyuncusunun poposuna ”koşsana oolum!!!” diye tekmeyi savuruyordu. Seyirci ise ses tellerini gözden çıkarmış “ madrid kudurdu!! kupa diye tutturdu!!!” gibilerinden futbolcular üzerinde baskı kurmaya çalışıyordu. Barnebau kale arkasında, yaklaşık 15 senedir elindeki o düdük gibi borazan gibi şeyi öttüren amca bile, daha bir hışımla,yanındakilere ilallah ettiresiye, yüzü gözü kıpkırmızı olasıya öttürüyordu elindeki o düzeneyi.

maça ardarda top kayıplarıyla başlayan küskün Guti, hocası "oynasa lan gundi!!" diye çıkıştıktan sonra kendine geldi ve futbolu hatırladı.

      Butun bu gayretler ,herkesin beklediği, gelse kimsenin şaşırmayacagı bir gol içindi. Derken sahaya bir gol indi, hatta golu de Madridli biri atmıştı. Ama bu gol kimseyi sakinleştirmedi. Aksine tansiyonu daha da yukseltmiş , ateşe benzin dökmüştü. Çünkü golu atan madrid alt yapısından çıkan ve bu gece Getafe forması ile sahada olan Soldado idi.(0-1) Soldado, komplike bir oyuncu olmamakla beraber hayatımda gördüğüm en rahat gol atan forvetlerden biridir(zaten komplike olsa, getafe ne?). Muhtemelen attıgı çoğu golden sonra “valla vurdum gol oldu” “ dokandım girdi” gibi yorumları vardır kendisinin. De Ramos’un golden sonra yedek klubesindeki Robben’e dönüp “ kak kak kak kak!!” diye bagırması aslında Madrid’teki asıl problemin ne oldugunu kanıtlıyordu bizlere. Sakatlıgından ötürü riske edilmemişti, zira bir sonraki maçlar Sevilla ve el-clasico idi. Fakat bu maç kaybedilirse clasiconun pek anlam ve önemi kalmayacaktı.(bkz:iki ucu boklu deynek)



   İlk yarının sonunda 4. hakem “2 dakika var gençler “ diye bagırdığı anda, Higuen “ bi dakka o zaman” diye cevap veriyordu. Çünkü hali hazırda kaleye bir metre uzaklıkta ve kaleciyi çalımlamış vaziyetteydi.(1-1) 



    Maça eksik bir kadroyla çıkan Madrid, maç içinde de eksilmişti. Robben’in yedek başlamasına sebep olan sakatlıgı, oyundan çıkmasına da neden oluyordu. Son 20 dakikaya girilirken “çakma davids” Drenthe sahada belirince “eyvah eyvah nelere kaldık” diye içimizden geçiriyorduk. Ama ilk yarı butun pozisyonları leblebi çerez gibi harcayan hucum hattı tamamen kimlik değiştirmişti. “5 dakkaya atarız” “gol geldi gelicek” gibi fısıltıların içinde maç izlerken, sahaya bir gol daha iniyordu. “atamayana atarlar “ olayına şahit oldugumuz dakikada, getafe defansının “yeter beaaa” diye uzaklaştırdığı top ,kontra atak olarak Madrid kalesine yöneliyordu. Albin’in gözlerini kapayıp yaradana sığınmasıyla tribündeki üstçüler hariç(içimizdeki danimarka) herkes şoke olmuş, kaç dakika kaldıgına bakıyordu. (1-2) Lakin 84. dakikada gelen bu gol Bison’u kızmırmıştı. 2 dakika geçmeden kazanılan serbest vuruş alicengizin işaretçisiydi. Hem yorgun hem dargın olan Guti’nin topu doksana astıktan sonra deRamos’a attıgı bakış gözlerden kaçmadı(2-2).



    Beyazlar,maç yeniden başlar başlamaz allah ne verdiyse rakip sahaya çullanıyordu. Casillas “ olm biriniz kalsın lan alovv” demeye kalmadan, sinsi getafe kanatlarından yine kontra kokusu geliyordu.Derken korkulan oluyor,golu önlemek pahasına Casquero’nun canına kasteden Pepe penaltıya sebebiyet veriyordu.(direk kırmızı)  Guti, Pepe'nin cinayete teşebbüs ettiği pozisyonda gördüğü karta itiraz etmesiyle izleyiciye "pes" dedirtiyor,  öte yandan  Pepe'yi ite kaka sahadan kovalayan Casillas  alkış topluyordu. 

Guti'nin bu kırmızı karta bile itiraz etmesi maçın hakemini hayrete düşürdü.  "noldu öldümü ya adam? bak yaşıyo işte" diye itiraz etmesiyle çileden çıkan hakem "hakkatten gundimişsin sen ama"  diye Guti'ye çıkıştı. 

     Maktul Casquero, gördüğü zulümün faturasını kendisi kesmek isteyince, seyirciler akıllara zarar bir penaltıya şahit oldular. Baldırına ve sırtına aldığı darbelerlerin etkisiyle bilincini yitiren, kendisini Totti, karşısındakini Volkan sanan Casquero “ bi haraket çekeyim butun stad mal gibi kalsın, bu an tarihe geçer offf büyüksün olm sen, evet büyüğüm ehheh” gibilerinden kendi kendine konuşuyordu. Lakin topu plaseyle aşırtmaya kalkınca kendi mala döndü. Gelen topa geri pas muamelesi yapan Casillas topu elinle yumuşatıp “ne şimdi bu?” gibilerinden bir bakış atıyor, ve topu direk öteki kaleye göndererek maçı kaldıgı yerden kaldıgı şekilde tekrar başlatıyordu.Bu noktada Casquero hem alenen dayak yemiş hem rezil rüsva olmuştu(yazık ya).


binimum forvet geceleri gizli gizli bir araya gelip Casillas'a penaltı atma olayını çözmeye çalışırken, Getafeli oyuncunun denediği taktik Casillas dahil herkesi hayrete düşürdü. Hayır o oyuncu Getafe'li olmasa yine bi nebze gol olma şansı var.Ama o formayla o gol olmuyor.



   Ve tabiki final. Bütün maç, topu dağlara taşlara diken Higuain ,uzatmanın son dakikasında bu sefer Guti’nin sol köşede açtığı delikten kaleyi tutturuyor ve seyircisine koşuyordu.(3-2) Maç ise kalite final ile akıllarda kalıyor ve bu final sayesinde izlenesi bir maç olarak hatırlanıyordu. Getafe deyince aklıma gelen ilk şey geçen seneki maçta yenilen evelere şenlik goldü. Ama bu gece yaşanan gag’lar herşeyi unutturan cinsten.Anladık ki bu iki takım aynı sahada tepkimeye girince enteresan şeyler oluyor.  



Evimize Pepe girerse ne yapmalıyız?

Çarşamba, Nisan 22, 2009 zaman: Çarşamba, Nisan 22, 2009

21 nisan 2009 , R.madrid- Getafe maçı 87. dakikası. İşte tam bu dakikayı Pepe’yi kınama dakikası olarak ilan etmiş bulunmaktayız. Çünkü bu dakikada Pepe’nin insanlığından şüphe eder, kaygılanır olduk. Seneye aynı gun aynı dakikada, 1 dakikalık “kaygı duruşu” yapmak üzere bu anı hafızamıza kazıyoruz.Bilindiği üzere kontraya kalkan rakip oyuncunun arkasındaki defans oyuncusu o an bir tercih yapar. Ya adamı düşürmeyip “senenin Alpayı” ödülüne layık görülecek ve yıllarca hatırlanacak, ya da efendi efendi önündekini düşürüp kırmızı kartını görecek ve 3 maç sonra unutulacaktır. Peki hali hazırda iktirip yere düşürdüğün oyuncuya tekme savurmak nedir? Peki bir tane kesmeyince ikinci tekmeyi savurmak nedir? (hadi ilkini ıskalasan neyse) Alenen “aşağı-geri- alt tekme”ye basan Pepe, bu kombosundan sonra büyük ihtimalle sezonu kapatacaktır. Bir dahaki sezona başlarmı, başlamazmı ona disiplin kurulu karar verecektir. Maçtan sonra “ben orda topa vurmak istedim “ tarzında yapılan açıklamayı ise 8 ayrı kameradan pozisyona şahit olan izleyicilere yapılan bir hakaret olarak algılamaktayız. Topu patlatmak istedim, topu icat edenin canına kıymak istedim deseydin bi nebze hak verirdik sana.



uzmanlar evimize pepe girmesi durumda soğuk kanlılığımızı korumamızı  ve özellikle  tekmelere dikkat etmemizi  belirtiyor. en önemli silahı tekmeleri.aman diyim..


maçtan sonra İspanyol televizyonu olay anında reytinglerinde şiddetli bir düşüş yaşandıgını açıkladı.Aynı uzmanlar, bayan izleyicilerin yürekleri bu zülme dayanamadıgı için, erkek izleyicilerin ise olay mahkemeye giderse şahit falan yazarlar korkusuyla kanallarını bir iki dakikalıgına değiştirmiş olabileceklerine işaret ediyor

mobesaya takılan  görüntüler. saniye saniye zulüm anı.


burada da topa mı vurmak istiyorsun sayın Pepe?



Biz üzerimize düşen vazifeyi yapıp kanıtları ortaya koyuyor ve Osman Pepe'yi göreve davet ediyoruz. Bu adama Türkiye vizesi verilmesin istiyoruz. Bizim de futbol oynayan yakınlarımız,sevdiklerimiz var. Allah korusun...


2009 sivasspor fenerbahçe fortis kupa maçı

Salı, Nisan 21, 2009 zaman: Salı, Nisan 21, 2009

(taraftarlar stada girerlerken, bilimum kesici aletleri, mesaleleri, cakmaklari ve espri anlayislarini kapilarda biraktilar)

memleketin cogu yaza girmis, gecen sene sezon sonu diye alinan seyleri giymenin heyecani ile dolanirken, sivasta 4 eylül stadinda zemheri bir sogukta oynanan ve ofsayta düsülen musabakadir.. onca ofsayt arasinda gol sesi de gelmemistir sahadan..

maçtan önce fenerbahçe ana takimindan 6-7 kişi kadronun dışına çeşitli nedenlerden koymak dışında kalmış, topla calisma sirasinda musa'dan istediği verimi alamayan antronor bülent uygun musa'nin üzerine köpek salmış, böylelikle türbülent taktigi ile takimi maça hazirlamisti. fenerbahce sivas'a sorunsuz gelmis, bir kaç taraftar genç fb'li aziz yildirim'a dert olmuş ama genelde bir olay cikmamisti.. sivas güzel bir maça hazirdi.. tüm şehrin keyfi ve umutlari yerindeydi. hatta sivasli sindi lakabi ile anilan tülin sahin fenerlileri "4-1 biter, 2 tane sezer 2 tane balili atar. sezeri cok begeniorum" diyerek kizdiriyordu..

mustafa kamil abitoglu'nun para atisi ve "temiz bir musabaka olsun, birbirinizi isirmayin, 23 nisan'da cocuklar ziplayacak burada sahaya zarar vermeyin!" uyarilari ile saat 20 gibi maç basladi. macin baslamasi ile mehmet yildiz ofsayt pozisyonuna düştü. tüm, kamanan ve mehmet yildiz ile gol düsünüyordu bülent ama maçın tamamında bu üçlü birbirini bozacak devamli ofsayta düseceklerdi. öteki tarafta ise sakallı yetim guiza tek basina ofsaytlara düsecekti.. sezer badur aleni olarak serbest oynayacaktı. kah forvet, kah defans hatta biraksan hakem bile olacakti..

4 eylül stadı biraz gariptir. insanlar tribunlere alttan girerler.. özellikle ilk yari boyunca devamli asagida yürüyen birileri gozukur.. hatta kimi maclarda o kadar abartili bir yerlesememe soz konusudur ki kimileri kavimler gocunun bitmedigini düsünür.. oraya gelen adamlarin arkalarinda ucu orta asyaya uzanan oklar ararlar.. aynen bu macin da ilk yarisi boyunca sivas tribunleri yerlerine oturamadi. tam yerlesmis "kirmizi, beyaz, sampiyon, kirmizi" seklinde koordine olamiyorlardi ki ilk yari bitti..

saha gorevlisi roberto karlos'un disariya attigi topu disarda ararken ikinci yari baslior, ve ikinci yariya sivas ayaga paslarla istekli basliyordu.. yan taraftan gelen "sezer cak kaleye" sesi ile sezer badur kaleye dogru abaniyor, top volkan babacanin sol tarafindaki çatalda patliyor, dönen topa kamanan yaradana siginip cakiyor ama top yine direkte patliyordu. sivas ikinci yari boyunca bu tür pozisyonlari cok bulacak ama volkan'i gecemeyecekti. ayni zamanda bir cok kontra da verecekti mamafi guiza denen cakma zafer biryol petkoviçi gecemeyecekti..

hülasa maç 0-0 olarak tescil ediliyor fenerbahce bir kez daha türkiye kupasinin kulbundan tutuyordu.. sivas özellikle mehmet yıldız tek forvet oynamaya alisik bir takim oldugunu bir kez daha gosteriyordu. ve kesinlikle macin ilk dakikasindan son dakikasina ileriye top sisirmenin fayda vermeyecegini bülent uygun gormeli yahu.. sifira inip orta cikarmak sivasda kesfedilmemis gibi duruyor zira.

el Superclásico

Cuma, Nisan 17, 2009 zaman: Cuma, Nisan 17, 2009

1984





1986



1999



2000



2004



2008



2009 ?????




*ölmeden önce görülmesi gereken hadise;  Boca Juniors - River Plate
19 nisan pazar 21.00    la BOMBONERA


*bombonera

Buffon Sigara İçerken Yakalandı

Cuma, Nisan 17, 2009 zaman: Cuma, Nisan 17, 2009

buffon

İtalyan Milli Takımı'nın ve Juventus'un ünlü kalecisi Gianluigi Buffon, sigara içerken yakalandı. İtalyan gazetesi La Gazzetta dello Sport muhabiri Albreto Mauro tarafından Buffon'un tatil yaptığı İbiza'da çekilen bu görüntüler sporcuyu açıkça sigara tüketirken gösteriyor.

buffon


Buffon'un tam bir sigara tiryakisi olduğu görülürken, kendisinin tükettiği sigaranın da Marlboro olduğu dikkatli gözlerden kaçmadı.

Gigli: Buffon'a Yakışmadı

Buffon'un sigara içmesi İtalya'da şaşkınlık yaratırken, Juventus Başkanı Giovanni Cobolli Gigli profesyonel bir futbolcunun sigara içmemesi gerektiğini söyledi. Rai Uno'ya yaptığı açıklamada Gigli: "Profesyonel bir futbolcudan sigara içmemesini bekliyoruz. En azından bu markayı değil. Onların kendilerine yakışan markaları tüketmeleri gerekir" derken Teknik Direktör Ranieri konu hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Uzmanlar Ne Diyor?

Marmara Üniversitesi Spor Yönetim Bilimleri Anabilim Dalı Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Müslim Bakır, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, ünlü bir futbolcunun toplum önünde sigara içmesinin affedilecek bir davranış olmadığını dile getirdi.

Buffon Sessiz

Buffon ise konu hakkında bir yorum yapmaktan kaçındı. Ancak yakın arkadaşı Nedved, profesyonel futbolcuların kendilerine iyi bakması gerektiğini en iyi Buffon'un bildiğini ve bu hatanın bir daha tekrarlanmayacağını söyleyerek, İtalyan kamuoyundan da Buffon'u anlayışla karşılamasını istedi.

*aethewulf

14 Nisan Bayern Münih 1-1 Barcelona

Salı, Nisan 14, 2009 zaman: Salı, Nisan 14, 2009

 
Bir teknik direktörün dediğine önce taraftarı inanmalı.Taraftarı inanmazsa beklenenin tam aksi bir etki bırakabilir oyuncuda. Sahadan komik gözüküyor çünkü...

      Chelsea ile Liverpool'un skorda bir türlü anlaşamadığı dakikalarda Allianz Arena’da, bir taraf prestij mücadelesi verirken ,diğer taraf hafif koşu antremanı yapıyordu. 1-1 biten maçın sonunda Beckenbauer “tezgaha geldik, sabaha kadar oynansa sıfıra bağlanmış bu maç” yorumunu yaptımı bilmiyorum. Lakin UEFA “bu maç sabaha kadar oynanacak,kafalarda soru işareti kalmayacak, herkes rahatlayacak” gibi şok bir karar alsaydı , sanırım maç 9-9 falan biterdi ama bu Barcelona bu Bayern’e yine yenilmezdi. Öyle olsaydı Keita, Ribery kadar gol atarmıydı bilmiyorum ama 90 dakika sonunda böyle idi. Keita futboluyla olsun, kişiliği ile olsun çok naif bir insan. Dünyada , an itibariyle Barcelona'da oynayan sadece 24 futbolcu var. Bunlardan bir tanesi Keita. Bunu çok iyi biliyor. Futbolu ile pek ilgilenmesem de(marko'dan hallice)  kimsenin fazla önemsemediği maçı en ciddiye alanlardan biriydi. Golunu de atınca dunyanın en mutlu mesut insanı oldu. ne güzel..


golden önce


golden sonra



       Barca’ya söylenecek fazla birşey yok. Finalden aşağısı başarısızlık , kupayı alması ise pek normal. Bayern ise en son Sporting deplasmanında 5-0 galip gelirken alkış almıştı bizlerden. Ama rövanşta 7 atması(sanki atamazsınız dedik) açıkcası hiçte hoş olmamıştı. Evinde 5 yemiş bir takım için uçağa binip Almanya’ya gitmek , o maça hazırlanmak ve o maça çıkmak işkenceden , eziyetten başka nedir?    Umarım bu sorunun cevabını bi nebze öğrenmişlerdir bu gece. Guardiola bu maça gümbür gümbür çıkıp, yarın Marca'ya "BARÇALADI!! " yazdırmayı bilmiyor muydu? Ama yapmadı. Sanırım büyük takım olmanın yolu birazda büyüklüğünü bilmekten geçiyor. Barcelona, Klinsman’ın bu destursuz futbol anlayışına bir “desdur!!” derken, futbolsever ise “alma mazlumun ahını, senden büyük Barca var” diye geçiriyordu içinden. Evet, an itibariyle Barcelona büyük bir klüptür. Bayern ise artisliği alt sınıflara geçen, fakat kendi sınıfında pekte hükmü olmayan ezik lise2 öğrencisidir. Kimseye fatura kesmeye falan kalkmasınlar. Robben ,Raul, Del Piero,Gerrard,Torres gibi adamaların göremediği yarı finali, Toni , Ribery gibi futbolcuların da görememesi çok şaşılacak bir durum değil. Bırakında Messi’yi izleyelim...




Ribery'i şu halde yorumsuz bırakmak üzereyken  Dani Alves ile aynı kramponu giydiklerini farketmek?


Barcelona'nın golünden sonra hepten rahatlayan Bayern'li oyuncuların kendilerini koyvermesi sendromu.Tamam avrupa arenasına çıkıyorsunuz, herkes sizi izliyor.Kendinizi kanıtlamak istiyorsunuz. Ama bu böyle bişey değil yani siz tamamen yanlış anlamışsınız olayı.  
   
*bombonera

Geçmiş olsun samet!

Pazar, Nisan 12, 2009 zaman: Pazar, Nisan 12, 2009


Adamın tek suçu lisan bilmek yahu. Sen niye kafasına kanyak şişesi atıyorsun ki? o portekizce biliyor sen bilmiyorsun diye mi haset ettin acaba? adamın sahaya çıkıp oynadığı fenerbahçelilik adına yaptığı bir şey yok orada.. kanyak şişesini atan dingilin fenerbahçeli kardeşine, babasına, iş arkadaşına, sevgilisine de kanyak şişesi atmasını diliyoruz..

çekirdekçi tayfa, samet'e "receber bem" der, google translate e sığınır.

2009 Galatasaray Fenerbahçe Maçı

Pazar, Nisan 12, 2009 zaman: Pazar, Nisan 12, 2009




Bundan tam yüz sene evvel tam da bu günde ülkede arka planda olanlar bambaşka iken, yaşananların değişmemesi ne garip bir rastlantıdır. 31 Mart vakasında (aslında 13 Nisan’a denk gelir, hatta 12 Nisan diyebiliriz) insanlar “şeriat isteruk” diye kavga ederken, şimdi de yeşil çimlerde Ali Sami Yen ovasında “galibiyet isteriz” diye kavga ediyorlar. Hayat tekrarlarla, sürprizlerle ve televizyon görüntüleriyle dolu.

Her neyse yüz sene öncesinde bugünlerde “Volkan” gazetesi başta olmak üzere Tahsin Bey’in vurulmasından bahsediyordu gazeteler. 100 sene sonra ise mankenlerin Fenerbahçelileri kızdıracak açıklamaları olduğunu savunuyorlardı : “maç 3 sıfır biter, arda, Kewell, Baroş atar, ayrıca ben Baroş’a hayranım”. Futbolcular eski futbolculardan küçük Selahattin’in kuaför dükkânının açılışında buluşuyor “saha dışında çok iyi dostuz ama saha içinde belli olmaz” mesajları veriliyordu. Bir grup taraftar duseldorftan gelmişlerdi maça “ağabey 7-2 olur maç bence ağabey bu maç için geldik sırf, başkan taraftara sahip çıksın ağabey” diyor, küçük bir taraftarın ezilme tehlikesi atlattığı yazılıyordu.

Tüm bu palavraların dışında gerçek gariplikler de yaşanmıyor değildi. Aziz Yıldırım yıllar sonra Ali Sami Yen’e gelme kararı alıyor, bu kararı da takım otobüs’ünün muavin koltuğuna oturarak uygulamaya geçiriyordu. Boğaz Köprüsü geçilirken Colin Kazım “Muavin, su getircen mi be koçum” demek istiyordu ki takım arkadaşları olaya müdahale edip hadisenin çirkinleşmesini engelliyorlardı. Bir grup Fenerbahçeli taraftar maça sahte bilet ile girmeye çalışmış ve polis tarafından püskürtülmüş, Ümit Özat tv’de “valla maç bence berabere de bitebilir, Galatasaray da galip gelebilir, Fener de yenebilir” diyerek mükemmel bir tespitte bulunmuştu. Bir kaç taraftar Emre'ye dolar atıyor, ve dolarlar ne yazık ki yine düğün orkestrasına kalıyordu. Hayır anlamıyorum ben arkadaş, nereden geliyor o orkestra'nın çocuğu da senin yerdeki paraları aldığını görüyor ve tokatlıyor seni. yazık.



Akşam ezanı saati yaklaşırken Fırat Aydinus bir gün sonra Marca gibi dış basın’ın “Boğazda Kolbastı” olarak nitelendireceği maçı gong vuruşu ile başlattı. Maçın başında şakalaşmalar gırla gidiyordu. Arda Emre abisine “ağabey berabere kalırsak iki takımın da jetonu yanar, lige havlu atarız “özdilek “ sponsorluğunda lige havlu attılar” derler diye takılıyor Emre Sabri ile eğleniyor ne bileyim efendim tribünden birkaç fevri küfür dışında pek bir şey duyulmuyordu. Gökhan Gönül direk sakatlanıp tribündeki karısının yüreğine kaynar sular indiriyorken Galatasaray hızlı akınlarla Fenerbahçe kalesine geliyordu. İlk değişiklik Yasin’in oyuna girmesi ile yapılırken Gökhan’dan boşalan yere Önder giriyor ve maç boyunca çok şık oyunu ile Arda’yı kilitliyordu.



(38 yaşında hala futbol oynayıp ekmek parası peşinde koşan emre'nin çilesi bitmek bilmiyordu. ssk primlerinde 1100 iş günü eksiği olduğunu öğrenen emre ne yapacağını şaşmış durumda)


Gökhan’ın oyunda olduğu süre zarfındaki Galatasaray oyunu artık sahada yoktu ve Fenerbahçe kilit toplarla Galatasaray kalesine yükleniyordu. Selçuk önce sarı kartı yiyor, sonra sanki 1 sene uzak doğuda bir takıma kiralık oyuncu verilmiş de orada miyagi-san’dan karate dersleri almış gibi Ümit Karan’a uçan tekme çakıyor ama Fırat Aydinus yeterli yüreklilik gösterip Selçuk’u böyle bir uçan tekmeden dolayı oyundan atmıyordu.

(bir ikili mucadele sonrasinda reklam panolarina girmek isteyen emre, sabri tarafından "emre ağabey hiç girilir mi o reklam panolarına" denilerek utandırılıyor, bu yüzden emre de yüzünü tutarak utancını gizlemeye çalışıyordu)

Maç ofsayt düdükleri arasında orta saha mücadelesi olarak geçerken arada gerginleşmeler oluyor, ama çok büyütülmeden atlatılıyordu. İlk yarı bitmek üzereyken Selçuk Aragones’in “Kırmızı kart olmaz’a oynadım” demesi ile oyundan alınıyor, oyundan alınmasının hırsını kale direğinden çıkartıp zavallı, kimsesiz beyaz ve demir kale direğini tekmeliyordu. (Verdim mi ajitasyonu) Orada üç kuruş paraya direklik yaparak evine ekmek götürmeye çalışan direğin ne günahı var Selçuk Bey? Sorarım, ayıp değil mi?
(ilk yarı bir gerilim olduğu söylenemez. hatta bir pozisyonda yorulan ayhan semih'in sırtına binerek görev yerine geri dönüyordu)

İlk yarının bitiş düdüğü ile iki takım da doğru düzgün top oynayamamanın rahatlığı ile soyunma odalarına iniyor, bu arada Fenerbahçe’nin Portekizce bilen elemanı Samet’in kafasına nereden geldiği belli olmayan bir kanyak şişesi geliyordu. “Starbucks’ın oradan attılar” denilerek olay kaynatılmaya çalışılıyor ama Galatasaray taraftarına kanyakçılık hiç yakışmıyordu.

Takımlar soyunma odalarında muhtemelen “Arkadaşlar çıkıp oynayalım, taktik falan yok artık” diye birbirlerini gazlıyorlardı. Nitekim ikinci yarıdaki oyun farklı olmayacaktı.(oysa ki maçtan sonra arda'nın yaptığı açıklamalarda "cevahirde kapışalım" olabilirdi.. bence futbola da buz hokeyindeki gibi hesaplasma bölümü eklenmeli. sonucta genc bunlar. ve insanlar 1500 senedir gladyator dovuslerine aç..)

Velhasıl dediğim gibi şöyle “ah bu da kaçar mı?” denilecek tek bir pozisyon izleyemiyordu futbol severler. Lincoln oyuna giriyor, topları ezip futbolu unuttuğunu sergiliyor, Semih ve Guiza iki yeteneksiz silahşor piyesi sergiliyorlardı. Maç böyle giderken birden son dakikada, Fenerbahçe’nin kullanacağı bir frikik sırasında olaylar çıktı. Semih Arda’ya “Oğlum bırak gol atalım tav etme adamı” derken Arda bir garip hareketler yapıyor, Lugano olaya girip ortamı alevlendiriyor Lincoln “Provokatörlere kanmayalım arkadaşlar” diyip ortamı şey etmeye çalışıyor, teknik heyetler kavgayı ayırmaya çalışıyor, Galatasaray takımı tribünden ikinci bir Arda takviyesi alıyor (ki bu dombiliydi ve olaya girseydi çok can yakardı) kapalı üstteki taraftarlar “Yıkarız lan bu stadı” diyerek çatıya çıkıyor, “Arkadaşım ben senin ananı ne karıştıracağım” diyip olayı izah etmeye çalışan Emre’nin üstüne Mehmet Topal yürüyordu falandı filandı. Olaylar tam temsili “31 Mart vakası” şenliklerine dönmüştü. Bir taraf ittihat ve terakki olmuş bir taraf Abdülhamit yanlıları olmuştu. Hakem Aydinus olaya 4 kırmızı kart ile müdahale ederken maçı aynı hızla bitiriyor ve iki takımın da lige havlu atmasına neden oluyordu.


(lugano'nun kız arkadaşına meğersem emre facebooktan pokelamış.. bi dakka o gecen seneki mevzuydu)

Hülasa bundan gayri iki takımın da rakibi Bursaspor’dur efendiler. Bakalım hangisi bundan 2 ay sonra “İntertoto da bir kupa!” mesajı verecek taraftarlarına.

Basın toplantısında Klinsman gerginliği

Çarşamba, Nisan 08, 2009 zaman: Çarşamba, Nisan 08, 2009



Barcelona maçının ardından ekibimizin sorularını yanıtlayan Klinsman çarpıcı açıklamalarda bulundu. Muhabirimiz tarafından "Wolfsburg'tan 5 yedikten sonra Barcelona'dan da 4 yediniz" hatırlatması yapılınca, Klinsman "4 yerim ,5 yerim, 6 yemem" yanıtını verdi. Muhabirimizin "atsa daha atardı valla 6 olurdu, 2. yarı durdurlar allahtan " şeklinde karşılık vermesine sinirlenen Klinsman, "6 yerim,7 yerim, 8 yemem!!" diye çıkıştı. Muhabirimiz "8 yeseydin bari yuh " cevabını verince basın toplantısında kısa süreli bi gerginlik yaşandı.


*bombonera