2010 galatasaray gençlerbirliği maçı ve ali sami yen'e veda

Cumartesi, Aralık 11, 2010 zaman: Cumartesi, Aralık 11, 2010






"şereftir seni sevmek, senle ağlayıp gülmek"

galibiyetler alır futbol takimlari, maglubiyetler alirlar, sevindirirler veya üzerler.. tüm bu sevinçler bir muzede üstlerine toz konsun diye kupa adıyla somutlaşırken üzüntüler unutulup gider bir sevgilinin öpücüğü ile.. tüm oyuncular, tüm takım elbiseliler gelip geçer de aynı hasret hiç bozulmaz "öyle bir an olsun ki, ben kendimi unutayim, dünyamı unutayim, gelmiş gelecek tüm kederlerimi unutayim"

şimdi maçı anlatmak, daha maçın başında gelen golden, galatasaray orta sahasının durumundan, forvetin yetersizliğinden pinonun basiretsizliğinden bahsetsem, bundan 10 sene sonra kim hatirlayacak bunları.. kim diyerek ki "arda sagdan vurdugunda recep cikartmasa maç 2-1 olacak belki maç dönecekti" diye? umrumda değil açıkcası benim. ben ali sami yen'den, bir gençler birliği maçı ile son kez galatasaray marşı duymuş stattan bahsetmek istiyorum

"yenilsen de yensen de taraftarın senle"

ne yalan söyleyeyim, bir metallica ve bir rolling stones gecesi dışında gitmedim ali sami yen'e hiç.. ve nasıl ki biz bugun "ağalar bir artemis tapınağı yapmışlar of of of dünya harikası" diye konuşuyorsak benim için de ali sami yen odur.. bir sonbahar günü oğle vakti okula gidilmeyip tvden izlenen ilk maçla tanjunun ayağının dışı ile monaco filelerine taktığı golun sahasidir ali sami yen.. einstein'in aklını durduracak bir izafiyetle zamanı durduranların mekanı.. tanju, hakan, arif, tafarel, hagi, kewell, prekazi, koseçki, ümit davala, uğur...

"14 senelik bu çile, bitsin artık bu sene, sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün"

bugun isterdim ki düşler tarlası filmindeki gibi tüm filintalıkları ile çıksınlar sahaya.. ince bıyıkları ile turgay şeren, kıvır kıvır saçları ile fatih terim, leylek bacaklarıyla hakan şükür, daha ektirmediği haldeki saçları ile suat, boğazlı beyaz kazağı ile arif, kaptan metin, kolunda bilekliği ile yakaları kalkık formasıyla hagi, esmer teniyle çingen arif ve kenarda gencecik delikanlı mustafa denizli ve pamuk saçlarıyla derwall..

bugun yenilmişiz veya yenmişiz ne farkeder. hiç biri silebilecek mi bu insanların yaptıklarını, o sahanın toprağı unutacak mı bu delikanlıların ağırlığını, eski açığı eski yapan bu adamların kalp atışlarıyken, dünkü cocuklar ne hakla bu stadın son maçında söküp atarsınız ki koltukları? hele ki çok değil 2 sene sonra unutulacak bir maçtaki mağlubiyet, 5 sene sonra unutulacak bir kötü gidişat için..

"hanginizin var böyle şanlı tarihi kim oynadı yarı finali, dillere destan taraftarıyla şampiyonluk yakışır sana"

yine böyle karlı bir kış gününde rotario nun çamura takılan topudur ali sami yen.. hasan şaşın tekmelediği reklam panoları, hakan şükürün tırmandığı çitlerdir.. prekazinin gölgesinde koştuğu kapalısıyla, rüzgariyla ve buzlanması nedeniyle hayrettinin önünde gol yediği kisfmet yeni açığıyla, cantonaya küfreden numaralısıyla, ve asla zamanında sarı diyemeyen eski açığı ile ali sami yen çok daha iyi bir vedayi hakediyordur.. hadi bu kadar belki oyuncuların kalıbı ama tanjunun ridvan'a "sıkmayın be abi taraftar delirdi zaten" diye seslendiği günleri yaşayan stat, son maçında koltuklarının kırılmasını hiç ama hiç haketmiyordu..

yine de son bir kez yankılandı ses kapalının yurt içi kargo çatısında:
"re re re ra ra ra gassaray gassaray cimbombom"