2012 galatasaray - istanbul b.b : 4 - 1

Salı, Ocak 03, 2012 zaman: Salı, Ocak 03, 2012

5 yaşında olduğumu biliyorum ama tam tarihini öğrenmem yıllarımı almıştı o meshum olayin.. 15 mart 1984 günü, adının soy'unda "çolak" olan birisi ilk tohumlarını ekiyordu sevdanin kalbime.. bugun, tanju çolak'ın attığı tohumlar bir ağaç'a dönmüşken aynı soyadlı çocuklarin sesini haykirdiğimiz bir maçtır bu maç..

yılbaşında piyangolara bir şey vurmamış, "bu sene spora başlayacağım" denmesinin üzerinden "şimdi o parayı vereceksin 2 ay gitceksin" muhabbetleri geçmiş, soğukla beraber sokaklar geceleri nefes alınmaz bir duruma gelmişken bir salı günü, tarık hodziç'in tt arena'da gençlere gösterilip "siz daha doğmamışken bu adam gol kralı oluyordu burada" denilerek tanıtıldığı bir salı günüydü.. daha çok değil 11 sene evvel, suat'in "arif sakat hocam alin onu oyundan" diyip fişeklediği fatih terim bir kenarda "hocam ben sakat makat değildim niye oyundan aldiniz?" diye çıkışan arif ise öbür tarafta çıkıyordu sahaya.. tarık hodziç babalarımızın gol kraliydi belki ama hakan şükür'e çarptırarak attığı gollerle arif de bizim "gizli gol kralimizdi"

velhasil abdullah avci sonrasinda en dişli mücadelelerinden birine çıkıyordu arif.. bir insan'in hocasina rakip olmasi ancak holivud tarzi karate filmlerinde olur sanırken, bu da gerçekleşiyordu işte... (hoş beyaz boğazlı kazağını giymesini isterdim ben arifin.. eski günlerdeki gibi)

daha insanlar mecidiyekoyden yaptiklari aktarma ile stada yeni yeni doluşmaya başlarken maç 2030'da başlıyor ve 2037'de galatasaray tarihinin "kral ikinci çolak"i emre, 25 metreden halilagiç'i avlıyordu.. aklı "kontradan bir gol kıstırırsak, ikinci yari sakat ayağına yatarim soyunma odasinda öyle bir geçer zamanki izlerim" şeklinde takili kalan halilagiç beklemediği bir anda emre'nin golu ile avlanıyordu.. "vay anasını?" derken istanbul b.b. santra yapiyor mahmut arkadaslarina "beyler moral bozmak yok!! şahsi oynamayalim yeneriz!" diye gaz veriyordu.. zaten ondan 7 dakika sonra da webo'nun pasiyla visca topu galatasaray ağlarına birakiyor, arif, fatih terim'e "hocam kusura bakma, stat oynatiyor" diyerek tipik bayat espri arifligini yapiyordu..

ilk yarinin sonlarina doğru taraftarın göz bebeği semih topa kayarak müdahale etmek isterken webo ayağına basiyor, tribunlerden gelen "asalim!","bize verin biz keselim cezasini" tarzindaki yakarislara rağmen hakem hakem kirmizi kart göstermekle yetiniyordu.. bu sirada webo'nun annesine küfür eden bir genç taraftar "bakanaya, ataya, kurana laf yok!" diyerek ayiplaniyordu..

ikinci yari öncesi tribünler sinan atçıl'in sesine tahammüle zorlanip bir nevi işkenceye uğrarken, takimlar bu ızdıraba kayitsiz kalmayip erkenden sahaya çıkıyorlardi..

51. dakikada yine emre çolak kaleyi görüp, yaradana sığınıp çakıyor, bu kez top mahmut'un ayağına çarpıp halilagiç'in, tavlada 4 tane açık yer varken, 5 kere gele atılan andaki bakişlara benzer bakislari altinda ağlara gidiyordu.. "hastir mahmut ya" diye tecrübeli defans oyuncusuna çıkışan haliligiç, arkadaşlarından gelen "sanki kurtaracaktin!" sesleri ile örseleniyordu..

maç 2-1 olmuş, galatasaray daha net oynar olmustu.. sezon basindan beri "iyi oyun süremizi 60 dakikaya çıkarticaz" diyen fatih terim, bu yolda muvaffak oluyor gibiydi.. 58. dakikada eboue'nin harika bir kafa pasiyla topla bulusan kazim, içerde iki adam varken "pes2012" vari bir şekilde golu kaçırıyor, bu süreç baroşla aralarinda "arkadasim lütfen fuck off" muhabbetine yol açıyordu..

karambolden gol üstüne gol kaçarken, 10 kişi kalan istanbulspor tek bir akin göstermiyor, velakin 75. dakikada baroş ofsayttan skoru 3-1 yapiyordu.. top tingirmingir aglara girerken tribunler baroş diye bağırmaya başlamıştı bile..

maç 91. dakikada selçuk'un attığı enfes golle 4-1 biterken, tribunleri "yarin iş var, daha metro'ya binicez de işe gidicez de" şeklinde bir korku almisti.. ama hiç bir korku galatasaray'in kazandigi bir 3 puanla yok edilemez değildi.

hülasa galatasaray her gün üstüne koyarak, dahasi ihtiyaci olan oyunculari kendi alt yapisindan çıkartarak (emre çolak'in sundugu kadar katkiyi sunabilecek bir sağ kanat için kaç milyon dolar vermek gerek?) hedefine ilerliyordu.. bu kadro bu sene şampiyonluk için değil, gelecek senelerdeki avrupa şampiyonlukları için hazirlaniyordu, her yerinden belli oluyordu.. ha bu arada öyle bir geçer zamanki de ölen kim allah aşkina?