Hadi bakalım...

Perşembe, Ağustos 27, 2009 zaman: Perşembe, Ağustos 27, 2009

SeriA;
Seri A’dan 3 futbolcu saysak bunlardan bir tanesi muhtemelen Pato olur. İtalya liginin marka değerini sırtında taşıyan önemli neferlerden biri bu delikanlı. Öte yandan bu seneki asıl görevi İbrahimovic yada Henry’i dinlendirmek olacak olan 19 yaşındaki Bojan ,muhtemelen farklı galibiyetlerin rövanşında ilk 11de yer bulabilecektir. Şimdi baktığımız zaman Pato ve Bojan’nın hemen hemen aynı ayarda futbolcular olduğunu görüyoruz. Hatta kimine göre(ben dahil) Bojan daha donanımlı ve daha yeteneklidir.
Hadi biraz daha abartalım. Palmerias’tan alınıp “ulen kimse almasın diye biz aldık ama nerde oynatacaz arkadaş bu adamı” denerek Benfica’ya kiralanan Kerrison’un , SeriA‘da major takımlar dahil yedek kalabilceği bir takım yoktur. Çok aman aman olmamakla beraber 3-5 seneye kalmaz bir Adriano yada bir Fabiano tadında bir golcu olacaktır. Daha Madrid’e sıra gelmeden aradaki fark dramatik boyutlara ulaştı ise vay Berlusconi’nin haline diyoruz. İkide bir Perez’i eleştirmek ,hele hele “piyasayı yukseltiyorr, bir topçuya 90 milyon verilirmi??” gibilerinden mızıklamak yakışmıyor sizin gibi baronlara. Adam efendiliğini bozup “pardon da ronaldo alıyoruz,,kaka alıyoruz,, kaç para verseydik? 10milyon+sabri ‘mi teklif etseydik??” demedi ya ,bir kez daha taktir ettim kendisini.

Premier lig;
Bildim bileli Premier Lig tanrı katına yakın oturur. Mühürü ise Manchester Utd. adında bir futbol klubunun çekmecesinde duruyor. Bu klubun 7 nömrolu formasının nasip olduğu nev-i şahsına münasır üstadlar malumunuz. hepsini bir kenara koyup listeden taze ayrılan ile yeni eklenen arasındaki farkı tartışmaya kalksak, münazara 3 dakka sürmez sanırım. G. Best – B.robson – E.Cantona - D.Beckham - C.Ronaldo – ve M. Owen... evet bildiğimiz Owen. En parlak dönemini ,Madrid’in yedek klubesinde Grevesen ile 1-1 biten viking istilasını ,Solari ile Farkland meselesini çözümleyerek geçiren Michael James Owen. Tabi Ronaldo’nun 7 numara olayında Raul’un kudretine boyun eymesi de aslında başka bi dava konusu.(‘hattini bil hattini’ reklamı güzel olmuş) Bir de Valencia diye yetenekli bi çocuk aldılar ki, bir iki gün önce futbolla pek arası iyi olmayan bir arkadaş “öyle takım yok mu yav ispanyada?? Valencia diye takım var yav ,hayret...” gibisinden bu transferi şiddetle eleştirince ,hak vermek zorunda kaldım. Kırılmasın, gönlü olsun dedim.
Öte yandan, artık Premier lig camiasının önde gelenlerinin ezber yapmış gibi durup durup aynı şeyleri gevelemesini istemiyoruz. Hele hele lig başkanı’nın “100 ronaldo gitse belki ozaman şey olur” açıklaması bambaşkaydı. Şimdi ufak bi hesapla;

Premier ligin değeri yaklaşık 3.2€ milyar,
100 adet Ronaldo,tanesi 95€ milyondan toplamı 9.5€milyar eder,
Hadi toptan aldınız diye 8milyar olsun. 8 >3.2 denkleminden yola çıkarsak, demekki zaten Premier lig’ten 100 adet Ronaldo gidemezmiş.Demekki sen baya bi saçmalamışın. Gitse gitse bir adet gidermiş. Onu da alsa alsa Perez alırmış. Neymiş neymiş? Zaten Dunya’da marka değeri olan yanlızca 2 adet Ronaldo varmış. Onların da bi tanesi şu aralar yaklaşık 105 kiloymuş. Haa ayrıca o da 75 kilo filinta gibi olduğu zamanlarını beyaz forma ile geçirmişmiş.

Diğer açıklamalar da tamamen “premier lig hala en iyi ligtir” , “premier lig yıldızları hala yıldızdır”(??) formatında şeyler zaten. Bir Ferguson ,bir Wenger olmak kolay değil ,yapmayın, yakışmıyor beyler!!. Aslında her açıklamada ki o “hala” baskısı nelerin değiştiğinin kanıtı gibi. Tabi görmeden inanmam diyenler için Cumartesi gecesi Bernabeu‘da “hala madrid!!” seslerine kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. Zira Cumartesi saat 21.00’da santrada Benzema ve Raul olacak. Düdükten sonraki 2 sn içinde Benzema topu Raul'a, Raul ise Kaka'ya verecek. Bu sırada Ronaldo eli havada ,sağdan sağdan ,yaldır yaldır... Biraz futbol izleyelim..



**Bahis severlere küçük bir not; bu sene ilk maç dahil madrid maçlarından ekseriyetle kaçınız ,nasibinizi başka maçlarda arayınız. Gassaray üstt ,trabzon 0-2 çifte falan takılın işte, zira William Hill bu sene fazla mesayi yapar. Bu mesai size yansımasın .aman diyim..

2009 altay kartalspor maçı

Pazar, Ağustos 23, 2009 zaman: Pazar, Ağustos 23, 2009

(kartalspor oyunculari antreman yaparken goruluyor (canlandirma))

öncelikle şunu söylemek gerek, futbol dediğin şey 22 tane genç erkegin, ayaklari üzerinde dikilip oynadigi, ve kaleye şut çektiginde golün atıldığı bir oyundur.. hiç lafi uzatmadan söyleyeyim ki 23 ağustos günü izmir alsancak stadında top oynayan 22 genç adam futbolun bu basit kurallarindan haberdar degildiler. kartalspor'lu oyuncular yerden kalkmak bilmedi, altaysporlu oyuncular ise kaleye şut atmanın "batil" bir anene oldugunu dusunup orta yapmayi tercih ettiler..

oysa ki gün iyi başlamişti. tüm ramazan hadisesine ragmen tribunler normal altay kalabaligi ile dolmuş, seref tribununun hemen altinda ise yeni bir tribun acilmis,bu tribune altay'in yoneticilerinin kanımca türk futbol tarihinde verilen en sevimli kararla, izmirdeki yetimhanelerde bulunan yetim cocuklar oturtulmus, hepsine de formalar giydirilmisti. oyle oturtulmus dedigime bakmayin, alenen tüm mac boyunca hopladilar zipladilar, tezahurat ettiler, üstlerini cikardilar, altay'dan gol istediler..

baslama vurusuna bir kac dakika kala izmirde top atilmis, "yunan saldirdi!" sanan bir kısım izmirli disinda oruclar statta da acilmisti. izmir'in gecesi alsancak'in üzerine çökerken, isiklar yeşil cimlere yansiyor, hakemler günün ilk küfürlerini daha ısınırken yerlerken takimlar sahaya şu kadrolarla cikiyorlardi:

altay: kilicarslan, alaaddin keyhusrev(tamam bu konuda saka yaptim), Ercan, Onur , Serkan , Şehmuz , Sinan , Okan , Burak , Musa , Mehmet , Yüksel..

kartal: eski fenerli oğuz, Mesut, Tolga , Yemen , Okan , Samet , Erdi , Ramazan , Göktuğ , Emre , Ali..

kartalspor gecensene ikinci yarida olan maç gibi yine paf takimla sahaya cikiyordu. kartal devamli altay'in karsisina paf takimla cikiyordu zaten. nasil bir denk geliş bu bilmiyoruz ama her neyse.. kartal'in 42 kadar seyircisi tribunlerinde yerlerini aldiklarinda (ki bu arkadaslarin tribun gruplarinin ismi "zombiler" olabilir, zira actiklari pankart "kefen dar gelir, tabutu kırıp da geldik" şeklindeydi), cigdem paketleri acildiginda her sey futbol icin uygundu ve altay maca basladi. liman tarafindaki kale kartal'in tenekeli tarafindaki kale ise altay'indi..
(kartalspor maca bir otobus dolusu taraftar ile gelmisti)

kartal maca hizli baslamis, özellikle sol aciklarinin fuleli oyunu ile altay'in kalesine geliyorlardi. canavar gibi oynuyordu genc cocuklar. 10 dakikada ceza yayinin oradan cok mukemmel bir sut cikiyor, ama selcuklu hükümdari kilicarslan haclilara gecit vermiyordu (tamam yemin ederim son bu) 20 dakikadan sonra kartalli oyuncular yorulmaya baslamis, her pozisyonda yere yatar olmuslar, altay da yavas yavas rakip kaleye yüklenmeye baslamisti. 20. kusur dakikada okan koç çok ama çok net bir şekilde ceza alaninin icinde kaliyor, hakem oyna diyor, 1 dakika sonra okan "bariz penaltiyi vermiorsun bunu ver" diyerek kendini yere atiyor, sari karti da yiyordu. 40. dakikada burak'in sutu direkten donerken ayni dakikalarda sehmuz'un cok net bir kafa sutunu oguz cikartiyordu..

ilk yari böyle neşe içinde hoplaya ziplaya biterken taraftarlar tuvaletin parali olmasi ile yikiliyor "duvara işerim abi o zaman" diyerek bizi cis kokulu gelecegin bekledigini acikca ilan ediyorlardi.. hangi stadin tuvaletleri paralidir acaba? basimizda bir dam yok, ama tuvaletlerimiz parali.

takimlar ikinci yariya cikarken bizim icinde bu sezonun kanser sezonu olacagini müjdeliyor gibilerdi.. burak olsun sehmuz olsun, okan koç'un hic bir ortasina cevap veremiyor, dahasi acilan hic bir orta yerini bulmuyordu. altay gol atamiyordu işte. kanattan orta acinca gol olmuyordu. niye üsteliyorlardi zerre anlamadik. tamam kartallilar her pozisyonda yere yatiyorlardi ama kardesim senin kaleye sutun yok ki! adam yere yatmasa, hadi diyelim kartal takimi sadece kaleci oguzdan ibaret olsa altay gene gol atamazdi. son dakikalarda bir ortadan altay'in 5 oyuncusu gol atmayi denedi, ama topa vuran oyuncusu disinda 4 oyuncusu oguz'un üstüne ciktigi icin gol iptal oluyordu haliyle..

velhasil mac gol sesi gelmeden bitiyordu. sanırım tahir kaptan'i arayacagiz. zira bu fuat hoca zerre güven vermedi bana..

berlino

Cumartesi, Ağustos 22, 2009 zaman: Cumartesi, Ağustos 22, 2009

sanırım berlino, eğer ki sporcular mutlu oldularsa kendisinden, atletizm'de ve spor musabakalarinda yeni bir çığır acacak. zira kendisi 2009 berlin dünya atletizm sampiyonasinin usain bolttan sonraki yegane yildizi oldu. insanlar ciddi ciddi berlino'nun kim oldugunu, neler yaptigini, bir bayan berlino olup olmadigini merak ediyorlar.. insan istiyor ki gidilsin roportaj yapilsin kendisine. bacak bacak üstüne atip cevaplasin sorulari ama tabi bu 1) 2 metrelik bir ayi oldugundan 2) konusamadigindan imkanli gözükmüyor..

bu ayicik her seyi yapior atletizm musabakalari basladingnda beri. ciritle atlamacilarin yaninda dans ediyor, usain bolt ile birlikte koşuyor, engelli koşu atletlerini sirtina alip düşürüyor. ve görüldüğü kadariyla kimse ona sarilmadan yapamiyor.. herkes varligindan acaip mutlu. `melanie walker` popo üstü düstükten sonra gülerek "acaip güzeldi hic bi altin madalyayi bi ayinin sirtinda kutlamamistim, eh tabi önünü göremediginden düstü olur ama oyle cok eglendim" diyebiliyor..

gerci acaip güzel olabilir. galatasaray mesela golden sonra aslan seklinde bir maskotu salabilir ortalara.. denizlide hikaye birden horoza dönüşür. maskotlar cosar etrafta boyle sempatiklik sevimlilik olur.. biz berlinoyu cok sevdik anlayacaginiz.. berlino'nun videolari icin youtube da arama yapabilirsiniz simdi üsendim ben.






2009 galatasaray levadia talinn

Perşembe, Ağustos 20, 2009 zaman: Perşembe, Ağustos 20, 2009

tam da işler süper kötü giderken birden "vurun kardaş vurun namus günüdür" diyen, ama ne zaman ki ortalik duruldu, ne zaman ki mürevveh oldun hir gür cikaran insanlara acilim yapildigi günlerde, osmanli'nin en cabbar oldugu, rumeliden baslayip il kata kata avrupaya yayildigi yillarda bile, eflak ve bogdan beyinin akilci tavsiyesi ile "soguk oralar, yok bi bok gitmeyin hiç, avusturyaya dogru gidin" demesi ile siktir ettigi topraklardan, estonya'dan ülkemize misafir gelen levadia tallinn ile galatasaray'in oynadigi, cok afedersiniz galatasaray'in 5 çaktığı musabakadir.. tarih bunu "valla türkler bunlara hiç ugrasmadi gidem yenem mahvedem diye, onlar paşa paşa kendileri geldiler" şeklinde yazabilir. yazarsa eglenceli olur, nihayetinde tarihi galatasaray yazar...

maçtan evvel günlük güneşlik bir ramazan arifesi istanbul'u kavuruyor, insanlar mecidiyeköy'ün yer yüzü cehenneminde yarin nasil oruc tutacaklarini düsünüyor, orada su börekçinin önündeki bir amca "na buradan 5 kat daha sicak cehennem, 5 kat daha gürültülü. 5 kat olmasa bile 3 kat.." diyip milleti korkutuyordu. maç saati yavas yavas gelirken, karaborsacilar senenin ilk satislarini yapiyor, insanlar klubun internet sitesinin verdigi gazla sari kirmizi parcali formalar ile stat'a dolusuyorlardi. estonyali rakip arkadaslar macin baslama vurusundan 2 saat evvel "stadi gorelim bakalim" diyip yesil zemin'e ciktiklarinda direk heyecan yapiyorlardi. nihayetinde bu adamlar senede ortalama 417 seyirciye oynayan insanlar, bizans ordusunu görmüş peygamber ordusu gibi garip olmuslardi (bkz: mute savasi) birisi saskinlikla tribunleri alkislamis, eski acik tarafindan bir delikanli "olm alkislamak estonyada sizin ben cümlenizi... anlaminda" demiş, bu informasyon ile taraftarlar alkislayan iyi niyetli genci yuhlamislardi..

maç başlamak üzereydi ki soyunma odalarının cikisinda sabri yakaladigi bi estonyali oyuncuya armasindaki 1905 rakamini gosteriyor, rakibin 1990 kusurlu kuruluş tarihi ile ellerinin işaret parmaklarini birbirine sürterek dalgasini geciyor, estonyali genc futbolcu "Kalimullin" daha orada golu yiyordu. sabri musabakaya hizli baslamisti.. galatasaray bu sene gormeye alisik olacagimiz sekilde yine 6 hucumcuyla sahaya cikiyordu. aydin, keita, arda, baros, servet ve gokhan zan'in ileride etkin olmasini beklemisti rijkaard. galatasaray tercümani `mert cetin` mactan evvel rijkaard'i yine yanlis tercüme etmis, rijkaard su isterken birden önünde karpuz bulmustu..

her neyse maca gecelim. galatasaray ilk keita'nin iki golu ile öne geçti.. şahsen ben birinde fener maçına bakiyordum hatirlamiyorum. ikinci golde de duran toplarin usta ismi sabri yine ustaligini konusturuyor, ceza alaninin 3-4 metre disinda kullanilan serbest atista keita vursun diye topu inanilmaz bir şekilde, ama insan üstü bir beceri ile durduruyor, keita ya da işte ancak dokunmak kaliyordu.. tabii ki asist sabriye yazilacakti.. sabri golden sonra teknik heyete bakiyor "aman abi yanlis olmasin, simdi boyle boyle asist oluyor cünkü" diyordu.. levadia kalecisinin ise keita'nin sutundan dolayi eli aciyor, içten içe "ulan yine yedik, madem yicen dokunma, hem dokun canın yansin hem ye.. cig koydurayim buna ben aciyi keser!" şeklinde düsünüyordu..

ilk yari 2-0 keita üstünlügü ile biterken, mikrofonlarimiz cenevreye, baglaniyordu.. fener de orada cakmis, gece türk takimlarinin 2/4 basarisi ile devam ediyordu.. hop 15 dakika sonra galatasaray sahaya tekrar cikti. 55. dakikaydi ki anam noluyoruz hop şişst sesleri altinda baroş yere düşüyor, yerden kalktigi gibi penaltiyi gole ceviriyor, tribunlerin baroş'u iteklemeleri yine ayyuka cikiyordu. allah su galatasaray tribunlerinin agzina düsürmesin ama kimseyi.. dedene tezahurat yapsinlar, nineni minciklasin, babana tezahurat yapsinlar anneni kovalasin.. öyle gaz veren seyirciler olmaz arkadas..

arda uzaktan cok klas bir şut deniyor, baroş çıkıp elano oyuna giriyor, kewell aydin'in yerine degisiyor derken galatasaray arada gol atmaya devam ediyordu. kewell gecen sene benzerini ankaragücüne deplasmanda attigi bir golle maci 4-0 a getirirken, perdeyi kapatan golu, ardanin ortasina 5 pasin hemen önünde çok şık bir kafa vurusuyla levadia'li "leitan" atiyor, estonyadan kalkip gelen, bir ton hotel parasi, kebap parasi veren takima galatasaray utanmadan, arlanmadan 5 gol atiyordu..

velhasil ben yakistiramadim. yillar yili veriyorsunuz gazi "aman türk halki misafirperverdir, gözleme ikram eder, cay icirtir" diye sonra gelene 5, gidene 6.. yakismiyor.. daha 3-4 sene evvel bu talinn'de eurovision vesilesi ile ne dostluklar kurulmuş, ne telefonlar alinmis ne facebooklara eklenmisti. simdi noldu? hiiç. turun kapisini aralamismis galatasaray. aralamasaydi keske de dostlugumuz süreydi, dünya türk halkinin misafirperverligini goreydi.. yanlissam yanlissin deyin..

şampiyon velez

Perşembe, Ağustos 13, 2009 zaman: Perşembe, Ağustos 13, 2009

adamlar parti yapmislar arjantin in hatri sayilir bir gece klubunde.. hep beraber, sampiyon velez, en büyük velez, alkislayin ulen ipneler demisler.. ispanyolca dedikleri icin kafiye tutmus... hey yavruma be..

2009 antep galatasaray maçı

Pazar, Ağustos 09, 2009 zaman: Pazar, Ağustos 09, 2009

(emine için pankar bile yazdi abdi, ama emine veremedi abdi ye bi)

franz kafka'nın bir kitabinda şöyle bir sözü vardir: "çok sıcak anasını satayim".. işte bu muhtesem edebi söz gibi bir perde açılımı izleyecektir antepte. daha persembe'den pazar'a laf atmisti galatasaray taraftari ali sami yen'de: "antep maci saat 1930 da neden?" demişti. işte bu sicaklarda antepte insanlar yeni sezonu aciyorlardi. cumartesi gecesi damdan 3 kisi düsmüs, hastanelerin acil servislerinde tedavileri yapilip, kahvecene kendilerine gülünmüş, kebaplar yenmiş, kamil ocak stadı yavas yavas dolmaya baslamisti.. mactan evvel antepliler arasinda "sicak anasını satayim" diyen bir arkadasin tamamen yanlis anlasilmasi ile ufak bir tartisma cikmis, tartisma ciksa da koltuklari kirip sahaya atsak diyen bir kac genc de amaclarina ulasmisti.. tvlerinin basinda olan seyirciler bülent tulun'un mor formaya mavi forma demesi ile havanin ne kadar sıcak oldugunu idrak edebiliyorlardi..

galatasaray sahaya: leo franco-servet-gökhan zan-sabri-hakan-aydın-ayhan-mustafa-arda-keita-baros onbiri ile cikarken gaziantep gecen seneye nazaran komple degistirdigi forvet hattiyla: mahmut-m.yozgatlı-deumi-julio cesar-olcan-zurita-murat-hakan-tabata-beto-souza .. julio sezarlar ikilenmişti ve yeni gelen julio sezar evet o julio sezardi (şu meşhur olan) baros sabriyle konusup türkcesini ilerlettigini cümle aleme gösteriyor, sabri ise türkcesini pek ilerletemedigini yüz ifadeleriyle belli ediyordu.

(galatasarayli oyuncularin hepsinin ismi bir süre "ülker" sanilmis, sonrasinda olmaz lan öyle şey diyerek gercekler anlasilmisti)

velhasil maç bünyamin gezerin diadora formasini giymesi ile basliyordu. galatasaray kebap sarayinin oldugu kaleye dogru oynayacakti (televizyona göre sol taraftaki kale) maç biraz garip basliyordu. galatasarayli oyuncular onu bunu calimlayip halki korkutuyor, teknik futbolun ötesini sergilemeye calisiyorlardi. zaten cok gecmeden tak diye galatasaray golu arda ile atti..baros tipik olarak sifira inmiş, 6 pas icindeki ardaya topu birakmis arda da geldigi gibi topu aglara birakmisti.. 4 senedir ilk golu yabancilar atarken arda'nin sezonun ilk golunu atmasi çok şık olmuş, tribunlerdeki bir kaç taraftar sıcagin etkisiyle birden mesalelerini yakmisti. bir taraftar sigarasini meşaleden yakmaya calisirken kaşlarını gözlerini yaktigi rivayet olunuyordu..

galatasaray çok şık bir oyun ortaya koyuyor antep ise bir bocalama içine düşüyordu. "ulan 6 yemeyelim" diye prese girişiyordu murat.. fakat galatasaray akin akin gelirken bir korner kazaniyor, kornerden gelen topu ülker adli galatasaray'in yeni futbolcusu aglara gonderiyor, golden sonra adının ülker degil mustafa sarp oldugu farkediliyordu. yeni reklamlar bir süreligine akil karistirmisti tribunlerde..
(antep kamil ocak stadinin bazi yerlerinde yer çekimi yoktu)

20 dakikada 2-0 olmustu bile mac.. o sirada bünyamin gezer, antep'in vahim durumda oldugunu düsünüp molayi aldi. su içen anteplilerden mehmet yozgatli takimi ateslemeye calisiyor, gazi sadece julio sezar aliyordu. sabri su molasinda konusan gruplarin arasina girip "kim? kim? kim yapmis yahu?" diye muhabbeti dagitiyordu..

velhasil aradan sonra 28. dakika gibi julio sezar, simdilik 25 metreden, bir kac sene sonra 50 metreden bir sut cikartiyor, leo franco golu yiordu.. seneler once aynı noktadan atilan bir şut torbali spor macında avuta gitmis, torbali spor kalecisi de "ben oradan gol yer miyim ulan" diye sutu atan oyuncunun üstüne yürümüs ve kirmizi kart görmüştü. işte o macin hakemi bünyamin gezer anilarinin depresmesine ragmen golu veriyordu..

galatasaray'in oyununu bozmayi basarmisti antep cünkü dili bogazina kacar keita dahil mustafa sarp ve ayhan oyundan düsmüstü. mustafa sarp gol atmayi acaip becerebilen ama oyun esnasinda bi ön liberonun yapmasi gerekenleri sergileyemeyen, ya da henüz sergileyemeyen bir oyuncuydu kanaatimce.. ilk yari bu sekil biterken lig tv kameralari soyunma odalarinin kapisina kadar geliyor maç boyunca sinirli olan ayhan lig tv kameralarina "buyur gel içindekini de çek" diyip şortunu göstermek istiyor ama kendisine yakistiramadigi için yapmiyordu..

15 dakika aradan sonra takimlar 89 model station wagon pejo dizel arabasi rolantisinde maca devam ettiler.. (bu sahsim adina efsanevi bi rolanti biçimidir. cok ses yapar ama, hiç bir boka yaradigi yoktur) antep acikcasi biraz daha iyi oynuordu. keita oyundan cikiyor kewell oyuna giriyor, ayhan pek oynayamiyor mustafa sarp ise calima gidiyordu.. arda tam bir alex oluyordu yavas yavas. dakika 83 ü gösterirken de alex gibi oyuna dahil oluyor, nonda'yi süper bir sekilde penalti noktasinin bir kac metre solunda topla bulusturuyor, nonda da yaradana siginip topu aglara gonderiyordu. golden sonra aydin'a bakan nonda, az once aydin in kacirdigi pozisyonu hatirlatarak genc oyuncunun duygulari ile oynuyordu..
(sanirim hayatimda gördügüm en sahane pankarti antepli bir taraftar aciyordu.. bundan daha zekisini seneler once istanbullu bir kiz guns and roses konserinde "dont worry mom i am with axl" şeklinde acmişti)

hop sabri galatasaray'in golüne karsilik verdi.. antepli oyuncunun üstüne cikan sabri penaltiya neden oluyor, antepli oyuncu atis pozisyonunda oldugu icin antep 2 penalti atisi kullaniyordu.. iki penalti da gole cevrilirken mac birden 3-3 e geliyordu ama bünyamin gezer "hastir len" diyerek macin 3-2 oldugunu tabataya soyluyordu..

velhasil son dakikalarda bünyamin gezer'in polis karakterinden dolayi arda'ya gosterdigi ölcüsüz sari kart haricinde bir gelisme olmuyor galatasaray, senelerdir kabusu olan antep deplasmanindan 3 puanla donuyordu.. buradan eski antepli veysel'e seslenmek istiyorum.. "ne oldu?? noldu veysel?? gel kurtar takimini!! hah haaa!!"

2009 Besiktas Fenerbahce Superduper kupa maçı

Pazar, Ağustos 02, 2009 zaman: Pazar, Ağustos 02, 2009

şu hayatta tatilin bitip de okulların açılacağını iğrenç bir şekilde hatirlatan bir şey varsa, bunlarda birisi ali kırca ile ana haber bülteninin saat 1900 da pazartesi günü başlayacak olmasi, diğeri de tsyd kupasinin takimlar arasinda oynanmasıydı.. ilki yillardir hiç değişmedi. ali kırca ile anahaber bulteni başladığında mutsuz oldum ben, ama tsyd'yi kaldirdilar. sırf madara olmasın takımlarımız, halkın içine mutlu mesut çıksınlar diye.. ama sonrasinda çok şık bir şekilde süperdüper kupamiz geldi.

ama tabi hikayede ligi kazanan ile kupa kazanan'ın maç yapması esas olduğundan bu sene bir sorun yaşanıyordu. beşiktaş ikisini de kazanmıştı. fenerbahçe'nin bu kupayı oynaması için son 30 senede illa ki ligi kazanması gerektigi düsünülünce federasyon fenere bir kiyak cekti "onlar da sizle oynasin mi abisi" diyerek besiktasa rica etti sanırım. bilemiyorum. sahsen benim kanaatimce beşiktaş'a süper kupa direk verilmeliydi. meltem cumbul falan verebilirdi hatta.. "korhan abay ve meltem cumbul beşiktaş'a süper kupasini teslim ediyor" denilebilirdi mesela..

her neyse. ağustosun 2 si olmuş, havalar hala sıcakken hala ve hala futbol oynamak yerine rüzgardan elektrik yapmaya daha müsait bir yerde, istanbul olimpiyat stadında maçın oynanmasina karar verildi. maçtan evvel kupayi yalan olmasin ama metin tekin ile kaptan oğuz sahaya biraktilar.. tak arkasindan kadiköydeki balona direk tek basina bindirilmiş bir kadin sahanin ortasina gelip hoplayip zipladi. tribunlerde kadın ve balon hakkinda seviyesiz espriler yapilirken, hakem üçlüsü son derece italyan formalari ile sahaya ciktilar.. son yillarda futbol federasyonu boyle gösteriş kiyafet, pr konusunda mükemmelken yapmalari gereken işler konusunda pek becerikli degiller.

besiktas yeni sezon için salı pazarindan 50 tanesi 10 milyona alinan penyeler gibi bir forma baslarken, fener hiç bozmayip sari lacivert cubuklulari yeni transferlere giydirip cikiyordu sahaya.. ilk dakikalarda takimlar birbirlerini tartmaya calisiyor, ama mac iki dengeli kuvvetin birbiriyle mucadelesi olarak gececegini aleni olarak gösteriyordu.. karagümrüklüler maça gelmiş kocaman pankart açıp "karagümrük yansa vazgecmeyiz kartaldan" mesajini cümle aleme gösteriyordu.. 15. dakikada tello süper kupa'nın adına yakışır bir verkaç ile topu yusuf'a ortaliyor yusuf daha öncesinden bilica'nin kendisine şarj yapip yere düşürmesinin penalti oldugunu iddaa ede ede topa kafa vuruyor, top da "hayir nizami sarjı" dercesine direkten dönüyordu..

hop akabinde guiza kaçtı, alex'in önüne çok şık bir top bıraktı besiktas ceza alaninin hemen girişinde, ama alex rüştü'nün ballı ayaklarini geçip fenerbahçeyi öne geciremiyordu..

ilk yarı bu şekil karşılıklı ataklarla geçerken bir türlü gol olmuyor, iki takim da yorulduğu ile kaliyordu..

ikinci yariya hakemler sahilde günde 2 mayo değiştiren eda taşpinar gibi formalarını kırmızıdan siyah'a çevirerek çıkıyordu. kendine muhakkak ki takim arayan iki teknik direktor ersun yanal ile bülent korkmaz kimsenin umrunda olmayan teknik detaylari önümüze sunarlarken, ikinci yarı başlayıveriyordu.. nihat seneler sonra iki türk takiminin oynadigi bir sahaya adimini atiyor, yusuf oyundan çıkıyordu..

fakat 75. dakikaya kadar maç inanın ilk yarida oldugu kadar bile aksiyonlu gecmiyordu.. ta ki 75. dakikada barajda olmayan sivok, fotografa giremeyen yavşak kuzen edasi ile barajın önüne koşup topa eli ile mudahale edip "ceza alanı icinde elle oynanmiyor muydu abi?" diye soylenip sari karti yiyene kadar. eh haliyle alex penalti noktasindan rüstü'ye bakacakti bir dakika sonra.. hop rustu bi koseye, top bir köşeye gitti ve yunus yildirim golü verdi..

besiktas yerine altay'in basinda olmasi gereken mustafa denizli oyuna hemen holosko ve karşıyakayı geçen sene playoflara kadar cihan ile birlikte getiren ridvani oyuna aliyordu. ama besiktas ilk yarida buldugu firsatlarin hic birini bulamiyordu gecen dakikalarda.. meersem yusuf 2 pas yapiyor besiktasi pozisyona sokuyormuş da nihat beşiktaşı bir kişi eksiltecek kadar hazır değilmiş..

90+1 de fener 2-0 yapinca durumu kupa direk fenere gidiyordu.. kartal ise fink'i aldığı ile kaliyordu..