playoff 2010 altay - konyaspor : 2-2

Pazar, Mayıs 23, 2010 zaman: Pazar, Mayıs 23, 2010

şu radikal'in yazarlarının entelektüel maç girişlerinden kullanmak istiyorum, boris vian'lardan, albert camus'lardan dem vurmak istiyorum.. ama dudaklarımdan sadece aşkın nur yengi şarkısı dökülüyor.. tüm bir sozunun, yagmurlu giresunspor maçının, o rakibe tezahurat edilen kocaeli maçının hatiralari geliyor gözümün önüne.. ve başlıyor şarkı:

Sana kızmak gelmiyor artık içimden çünkü çok üzüldüm
Güller açardı yanaklarımda sarardım süzüldüm
Pişman değilim herşeye rağmen
Seni sevdim seni çok sevdim
Acı çektim denedim herşeyi
Olmadı olmadı olmadı gitti

koca bir sezonu tek bir 90 dakikaya sigdirmak hakkaniyet ölçeğinde pek makul değil. şark ile garbi ayıran yegane şey de bu zaten. biz doğulular her şeyi tek bir anda başarmak veya kaybetmek istiyoruz. efsaneler böyle yazilirken, diğerinin hüsrani oluyor.. öss'den, playoff maçlarına kadar her şey böyle..

oysa gece güzel başladı. 2 senedir top görse bomba diye limandaki karakola götürecegine emin olduğumuz molina bir kafa vuruşuyla 1-0 öne geçirdi altay'i.. altay makus talihini 60 dakika yeniyor gibiydi. ziya doğan defans yaptirdigi takimina 3 degisiklikle ful gaz vermiş altay'in üzerine yüklenmeye baslamisti ki ramazan sahneye cikti. iki tane şık golle konyaspor 2-1 öne geçince altay'in tüm hayalleri bu kez son dakikalarda degil 75. dakikada bitmişti..

bir sene daha deplasman otobusleri ile anadolunun garip şehirlerine gidilecek, altay'in maçlari ntvspor'da degil samanyolu tv'de yayinlanacak, dspor'un iğrenc spikerlerini dinleyecegiz bir kahve köşesinde "hasan degil basan alir" sesleri eşliğinde takimi tutmaya calisacagiz.. saglik olsun.. umarim birilerine ders olur bu maglubiyet.. dere gecerken at degistirmemesi gerektigi atasözüne itimat edilir.

2010 bayern munich - inter : 0 - 2

Cumartesi, Mayıs 22, 2010 zaman: Cumartesi, Mayıs 22, 2010

(milito golden sonra arkadaslarina kosuyordu: kale arkasinda bi alman var na böyle gögüsler allah kitap çarpsın)

hikaye dandik bir barcelona gününde başlamıştı aslında.. luis van gaal, "şişt tercüman, iki dakika gel geç şu takımın başında dur, ben bi küçük su döküp geleyim" demiş, mourinho'da oradan başladığı teknik direktorluk kariyerinde tirnakları ile kazıya kazıya yukarı çıkmıştı.. bir yerde karanlık tarafa geçse de tüm dünyayı karşısına alıp sinirlense ve sinirlendirse de mourinho'nun içinde her zaman o küçük tercüman olacakti... (kahretsin adam resmen darth vader)



(bayernliler kazaran inter bayragi aciyor, uefa da onlara gözlük dagitiyordu)

her neyse maçtan evvel milano'dan 211 otobus taraftar "yakarız milanoyu sen sampiyon olunca" tezahuratları eşliğinde, fransadan geçerken kah "içmişiz şaraplari dalmışız alemlere/mayıs 22'de sampiyonlar liginde koyacagiz bayer müniheeee koyacagiz bayer müniheee" diye bağırarak, kah da "vay vay vay adam ne otoban yapmis arkadas" diye camdan bakarak madrid'e kadar geliyordu.. bayern taraftari ise rahatti..9 kere finale çıkmış, tarihte en bedbaht şekilde kupadan men edilmiş, bu gun de kupayi alsa 5 kez sampiyonların şampiyonu olacak bir takimin taraftari geniştir arkadaş.. aç değildir bir kere. 3 kişi kola mı aldi, 5 erö mü tuttu.. hop hemen bölüşen bir milletin kupa için delireceğini ben düşünmüyorum hiç..

maçtan evvel 75bin kusur taraftar sahadaki hengameyi, "vay biz ispanyoluz ya böyle böyle danslarimiz var" şeklindeki gösterileri izlerken, tv başında maçı izleyen barcelonalilar, o gün, o an bir şey olsa ve o stat içindekilerle birlikte yok olsa zerre üzülmezlerdi.. buna eminim.. bayern ribery'nin eksikliğinde hamit ile çıkacaktı sahaya, inter'de de motta dışında bir eksik yoktu açıkcası. tam kadro sahaya çıkıyordu mourinhonun askerleri.. tam zanetti yanından cıkarken, kendi standinda yükselen kupa insanları ürkütürken, uefa hakem komitesinin hakkında "arkadas senelerdir bekliyor, finalde ingiliz takımı olmadıgı ilk anda kendisini hakem yaptik" dedigi howard webb maçı başlatıyordu..

maç bayern'in kontrolunde başladi.. kimse de aksini düşünmüyordu zaten.. mourinho'nun taktigi bu.. kendi kontrolunde hissediyorsun her şeyi ama bütün olaylar onun isteği doğrultusunda gidiyor.. robben'e yine faul yapiliyor, robben tüm dünyadaki en çok canı yanan adam oldugunu bir kez daha gösterircesine yerde "anam anam anam kırıldı lan kırıldı!" kıvranıyordu.. hamit gol atsa veya attirsa almanlar kazanacak ve biz de almanlar kazandi diye kazanacaktik ama olmuyordu. ataklar cılız kaçıyordu..
(kimin stewartisin sen?? )

35. dakikada milito "11 kişi olsun" diye takima sokulmuş gibi duran demichelis'i ekarte edip çat diye asiyordu topu aglara.. top neredeyse etoo'nun ayanagina degmeden gol oluyordu.. güclü adam etoo'yu tutarken, zayif olani militonun basina verilmiş, milito da bunu affetmemişti..

ilk yarı böyle bitiyordu.. inter'in bu sene oynadigi oyunda bir gariplik var.. tüm rakipler "lan olm iyi oynuyoruz baya, ama niye maglup oluyoruz? hangi ara gol yedik top bizdeydi hep?" diyip kaliyorlar.. madrid belediyesinin bayern taraftarlarina dagittigi gözlüklerle bile anlamamisti almanlar bunu.. ayrica pardon da 3d maç öyle olmazdı!

her neyse ikinci yari başlarken devre arasında tam olarak 7 tane interli taraftar arkadaslarinin mini bayraklarla atmaya calistigi pandiklere maruz kalmıslardi..




ikinci yarı da ilk yaridan farkli degildi.. dedigim gibi baya baya bayern oynuyordu. hamit bindiriyor, robben kaleye cekiyor, olic şekil yapiyordu ama 70. dakikada milito alenen dandik takimlara karşı pes maçı yapan adam gibi yardirip ceza alanına girip çakıyordu topu aglara.. 2-0 olunca maç bitti.. bundan sonra maçı izlemek yerine kücük kadınlar'ın tekrarını izlemeye karar verenler çok şey kaçırmadılar..



maç bitiyor, inter şampiyon olup olmadıklarını anlamak için bursasporun maçına bakiyordu.. hayir bir sakatlik olmasın alelacele sevinilerek.. bursadaki maç geçen hafta 2-1 bittiği için inter 2010 yılının şampiyonlar ligi şampiyonu oluyordu..


http://images.dailyradar.com/media/uploads/ballhype/photos_large/2008/09/16/3ec9e4e952b9c17ded42c754f9c9da23_al_davis_darth_da.jpg
viera devre arasinda inter'i biraktigi için yarım şampiyonluk madalyasını almak için sahaya çıkmaya çalışıyor, uefa yetkilileri "hiç olur mu öyle bişi senin aklin aliyor mu?" diyip gencin kalbini kiriyor, mourinho van gaal'e "i hate youuuuu" diye bagirmak yerine "elini öpeyim hocam" ayari cekiyor (yenilseydi benim dedigimin olacagina eminim) ve bir sezon daha böyle bitiyordu.. şimdi bir kac gün sonra 48 ayın sultanı, hoş geldin ya dünya kupasi diyecek futbol sever!

Goodbye Harry Kewell and thanks for all the good moments!

Cuma, Mayıs 21, 2010 zaman: Cuma, Mayıs 21, 2010


bir futbol fanatigi asla galibiyet için futbol izlemez.. allah aşkına kim galibiyetin farklı olacağı bilinen bir maçtan keyif alır ki? bir futbol fanatiği büyülü bir an bekler, hayatının tüm boktanlığını bir kenara atabileceği, kredi kartı borcunu, işteki koyduğumun patronunu, karısının isteklerini, kocasının vurdum duymazlığını, unutabileceği bir anı bekler.. işte bu yüzdendir ki biz aslında vapur etrafında uçan martilardan farklı değiliz.. elbet biri, bir gün gevrek atar gibi bekliyoruz.. ve umarsızca, o gün gelecek diye vapurların etrafında uçup duruyoruz, onlarca, binlerce bizim hislerimizi paylaşan martı ile birlikte..

işte kewell bize o muthiş anlardan birini sunan adam olduğu için ondan vazgeçemiyoruz.. ayağının üstü ile topa vurup bordoeux aglarina gönderdiği an tüm bir hayatım boyunca asla unutamayacağım anlara girmişken kewell'dan nasil vazgeçebilirim ki ben? takimi sahiplenmesi, iyi kalpli olması falan yalan.. ben kewell'i beni büyülediği, hayattan uzaklaştırdığı an için seviyorum. ve tekrardan yasadigim her şeyden öte duygularla yumruğumu havaya kaldirip gol diye bagirmami saglama ihtimali için seviyorum..

ama bugün vedalaşıyoruz kendisiyle. eşsiz bir iki sene sundu bize.. adını her duyduğumuzda, sağdan ve soldan hızla gelip heyecanlandıracağını bildiğimiz, arka direkten topu ağlara sokup herkese meydan okuyabileceğimizi düşünmemizi sağlayacağını umduğumuz bir buçuk, iki sene..



olur da adını google'da aratırsa, bir türk gencinin kendisi hakkında düşündüklerini ingilizce okusun, hiç bozmadan james blunt'dan:

goodbye my friend.
you have been the one.
you have been the one for me.

i am a dreamer but when i wake,
you can't break my spirit - it's my dreams you take.
and as you move on, remember me,
remember us and all we used to be
i've seen you cry, i've seen you smile.

playoff 2010 altay - adanaspor : 2-1

Perşembe, Mayıs 20, 2010 zaman: Perşembe, Mayıs 20, 2010


bir tarafta "yoksulluk kader olamaz" demek için, açlıktan ölmemek için, kimilerine göre "kaderlerine" göre ölen insanlar varken, altay ve adanaspor'un "kader" maçına çıkması garip biraz. en azindan bunun böyle adlandırılması komik. insanın vicdanı "siktir et herşeyi burada fukaraliktan ölenler" var derken dünyanın çarkı "her şey devam etmeli" diyor.. işte bu durum altinda, istanbul'un en rüzgarli mekanına "olimpiyat" yapilsin diye kurulan statta bank asya playoff mücadelesi yapiliyor ve altay adanaspor'u 2-1 yeniyordu..

aslında hikayeyi 2 hafta öncesinden başlatmak gerek. zafer bilgetay'in gidişinden, güvenç kurtar'ın "süper lig'e çıkartırsam para alırım dedim." demesine, zafer biryol'un "ya teknik direktorun önemi yok, ha nasıl var sene başında var" demesinden, izmir istanbul, istanbul olimpiyat stadı, gidiş dönüş ve maç biletinin 10 liraya taraftar kulubunden alinabilecek olmasına kadar anlatilacak bir çok dandik öykü var.. ama ben ki alsancak stadının tribunune normal dudaklarla gidip 1 kilo çiğdemi 90 dakikada iyiyip şişmiş dudaklarla "o golu kocormoyocoktu" diyen adamım, benim maçı izlemem de ancak izmirde bir kahvede olabilir..

karşıyaka maçı berabere bitmiş, altay güvenç kurtar yönetiminde acaip korkulu bir oyuna başlamıştı. sanki playoff oynamıyor, yunan ordusu "beyler savaşmayalim, kazanan takim izmir'i alsin" demiş de "aman maglup olursak izmir düşer" dercesine bir korku ile oynamisti iki takimda.. eh nihayetinde ali sami yen'de aynı saatlerde konya 3 puani alirken, altay 1 puanla yetinmişti. şimdi sikko bir durum vardi. konyaspor ksk'yi yenerse ve adana kazanır veya berabere kalırsa, nevizadede duran konyalı abinin takımı gelecek sezon istanbula tam 5 kere gelecekti..

maçın daha başında ali sami yen'den gol haberi gelince (top taçtan içeri girmiş, acilan orta gol olmuş ve tüm karşıyaka hakem'e sövmüştü) durum bir garip oldu. altay sahada, onur,budak, yigitcan, mesut, yuksel 5'lisi ile savunma yaparken, ilerde sadece eşkiya duruyor, ona da top mop gelmiyordu acikcasi..

güvenç hoca altay'i zerre bilmiyordu belliydi.. misal ben teknik direktor olsam, 3-5-2 oynatirdim altay'i.. yiğitcan zira 3 kişi sayılabilir benim futbol ölçeğimde..

her neyse.. ilk yarılar biterken konyaspor süper lige çıkıyordu.. adana'nın çok tehlikeli olmayan 2 atağı, altay'ın yüzde yüzlük bir gol pozisyonu (mesut ceza yayının oradan vuruyor, adanaspor savunması topu cizgiden cıkartıyordu) ilk yarının devre arasi görüntüleri için saklanırken, tribunlerde bir bozyakalı taraftar "dondum mına koyiim" lafını söyledikten sonra etrafindan "hakket ha" destegini görüyordu.. rüzgar öyle bir geliyordu ki kimse sigara bile yakamiyordu o mevkide..

her neyse bu soguk ve rüzgar altinda bir avuc taraftar isinmaya calisirken (aslında o taraftari alsancak'a koysan stat dolardı ya işte olimpiyat stadı büyük) "bu stadı kalabaliklar için yapmislar.. 80 bin olunca ısınıyormuşsun" geyiği mehmet budak ile musa arasında dönüyordu..

60. dakika gibi burak ve molina, musa sinan ile kaptan onur'un yerine giriyordu.. 70 gibi altay bir serbest atista molina'nın ortasına burak'ın kafayı ekleştirmesi ile öne geçiyor, bir kaç dakika sonra adanaspor'lu defans oyuncusunun topu orta sahada burak'a kaptirmasi, burak'in 30 metre topla koşup molina'ya "alda at" demesi ama 2 senedir türkçeyi ancak "midye kaça?" kıvamında öğrenen molina'nın bu lafı anlamayıp topu auta atması ile maç döner gibi oluyordu..

zira ardından hemen selçuk şahin'in galatasaray'a attigi gol gibi bir golu tiago'nun hatali pasi ile topu alan emre atiyordu altay'a.. ali sami yen'de maç 1-0 giderken, bu skor konyaspor'u süperlige çıkaracaktı..

ama 90 dakikada tiago, serbest atistan ampul gibi asinca topu iş değişti.. her şey son maça kalıverdi.. golden sonra formasını kafasindan çıkardıysa anamın avradım olmasından hiç bir gocunma duymayacagim tiago, formasını cikardi diye ikinci sarıkartı görüyor ve halis özkahya (ki kendisi yalova hakemidir) eyyamcılığını bir kez daha kanıtlıyordu..

şimdi tüm bir sezon yine ve yeniden altay için tek bir maça kalıyor.. konyaspor daha geçen sene düşmüşken, asansor olup bir üste de çıkabilir, ya da yılların özlemini altay pazar günü dindirebilir.. yine izmirden sabahın 6:30 unda otobusler kalkacak, yine insanlar umut edecek.. bu kez penaltilar olmayacak ama bir elimizde biramiz bir elde rakımız olacak.. ve umarim gece sonunda kafamız kıyak olarak, altayımızın formasındaki sim siyah armayla, süper lige çıkmayı kafiyeli şarkılarda birleştireceğiz..

Tarihin tekerrür ettiği yerden bir timsah çıktı

Pazar, Mayıs 16, 2010 zaman: Pazar, Mayıs 16, 2010





uzun bir yazı yazmak gerek.. 90'lardaki o trabzon için talihsiz maçtan başlayarak.. aklımda olsun şimdilik bu foto dursun.. tebrikler bursaspor..

Bu sene ligin sonunda, seneye 5 kere istanbul'a

Pazartesi, Mayıs 10, 2010 zaman: Pazartesi, Mayıs 10, 2010

Zafer Biryol'un yükselene performansıyla, yiğit'in muhtemel dönüşüyle, ve takımın başına geçen güvenç kurtar ile altay'ın süperlig'e çıkacağını umuyorum.. Hatta kısmetse görmeye gidiyorum.. Hadi bakalım, gelsin o gece..