süper final : beşiktaş - galatasaray : 0 - 2

Pazartesi, Nisan 16, 2012 zaman: Pazartesi, Nisan 16, 2012


aslında fevkalade günler yaşıyoruz.. seneler sonrasinda baktığımızda, çocuklarımız kendilerini bilmeye başladıklarında "2012'yi sen de yaşadın mı?" diye soracağı günler.. tıpkı bizim babalarımıza 12 eylülü, ninelerimize deniz gezmişleri, dedelerimize kurtuluş savaşını, onların ve karadenizli ninelerimize fatih'in trabzonu fethi'ni sorduğumuz gibi (zira karadenizli nineler garip bir şekilde uzun yaşıyor)

işte bu garip günlerde, biz futbol severler için de çok garip olan bir şey var.. onun da hükmü hümayın sadır olunmuştur ki ismine "süper final" denmekte. önce playoff denilen bu uygulamanin amacı, tüm bu şike dalgasi ile heyecanı kaçan ligin, maddi ve manevi değerini tekrar yüceltmekti. hepiniz biliyorsunuz. ama daha şimdiden görüldü ki, birbirinin hasmı olmaya bu kadar meyilli kitlelerin bu kadar kısa zamanda karşılaşması, o kitleleri birbirine kırdırmaktan başka bir şey değildir.. birinci ile ikinci viyana kuşatması arasinda onseneler koyan ecdadimizin bir bildiği vardi nihayetinde.. birinciden 3 hafta sonra "hadi ikincisi ya nasip" diye çıkmadılar sefere.. her neyse bu konu ayri bir mevzu.

maçtan 2 gün evvel, süper final müziği inonu stadinda calmis, sahsen ben o sirada televizyona bakmadığım için "eyvah titanlar yurdumuza saldiriyor" diye irkilmiştim.. futbol maçı değil, titanlarla mücadele olacakmış gibi çalan müzik yağmurun binlerce taraftarı ıslatmasına engel olmuyor, onca yağmuru sahadan "yağmur tırmığı" adında dravdan bir ekipmanla temizlemeye çalışan amcalar doğayla baş edemiyor, hüseyin göçek elinde topuyla, sanki top sektirmeye değil "iş bu top yerde sekerse uygarlik kurtalacak" edasi ile sahaya cikiyor, yere attığı top "cup" diyerek cimlere yapisiyor, akabinde maç tehir ediliyordu..

16 nisan günü, çiftçinin yüzünün nisan yağmurları ile gülmediği bir günde saat 2000 civarlarında beşiktaş inönü stadında vuku bulacak bu maçı, galatasaray 2-0 kazanıyordu..

maçın başlarında daha, lost dizisindeki "oğlum nerde" diye dolanan abiyi oynayan adama benzeyen manuel fernandes yüzde yüz toplar kaçırıyor, mustafa pekdemek'in pek gol demek olmadığını görülüyor, ve melonun yarım metre ofsayttaki pozisyonunda top beşiktaş filelerine rüştü'nün de "yaşım belli bir yaşa geldi, karambolle uğraşamam topu kendi kaleme atayim" demesiyle galatasaray skor hanesine 1-0 i yazıyordu.. tamam pozisyon ofsaytti belki ama, allah için elmanderin kafa şutu, melonun 2 kere topa vurabilmesi beşiktaş savunmasinin çok da yeterli olmadığını gösteriyordu..



bu dakikadan sonra beşiktaş tribunleri sanki tüm bir senenin hıncını hüseyin göçekten çıkartıyorlardi.. sanki 20 puan geriye düşmelerinin tüm müessili hüseyin göçekti.. ne küfürler ne küfürler.. ne şikesi kaliyor, ne anasi ne bacisi kaliyordu hüseyin göçek'in.. tribunde edilen küfürlerin net anlaşılmadığını düşünen digiturk, resmen küfürleri kesme çalışmasiyla, tüm söylenenleri daha netleştiren bir teknoloji ile milyonlara sunuyordu sesleri..

ilk yari 1-0 biterken, malatya arguvan'da, afyon emirdag'da kahvelerde gereksiz gerilimler yaşanıyor, olaya müdahil olan fenerbahçelilerin "beşiktaş isterse galatasaray'i yener" duruşları ile gerginlikler çözülüyordu..

ikinci yarı'da hakan balta ve riera'nin kanadı galatasaray'da aksayınca melo'nun ikisini birlikte neden sira dayağına çekmediği konuları bir kenara dursun, galatasaray etkisiz bir ofansif oyunla beşiktaşın üzerine gelmesini sağlıyor, yine de yer yer engin baytarlı parlamalarla "kontradan yakalarsam yapistiririm" imaji çiziyordu. öteki tarafta ise sinirler geriliyor, quarisma bekleneni veremiyor, fernandes ise resmen yıldız olmaya çalışırken sıvıyordu.. her atakta galatasaray defansının üzerine baykuş gibi tüneyen mustafa pektemek ise, kendi dalgasına bakıyordu.



60. dakikalarin sonlarinda oyuna giren aydin, kenardan sabri'nin "ulen şu aydındaki yeteneği ortaya çıkardı hoca be sabri, sendeki yeteneği çıkartamadı be sabri.. ayip be sabri" demesine neden olurken, 78. dakikada ceza alanına çaprazdan giren aydın, formasından çekilmeyle düşmeyip golu düşünerek, ve sol ayağına toğu net bir şekilde oturtarak skoru 2-0 yapıyordu..

o dakikadan sonra, beşiktaşlilarin sahaya atlayasi geldi.. önce kapalidan atlayan birisi, yaşli bir amca tarafindan "evladim yalvariyorum atlama" denilerek sahaya girmesi engelleniyor, son dakikalarda eboue'ye "ben meloya benzemem arap" diyen bir seyirci de karsi taraftan sahaya atlayip sabri'nin mudahalesi ile karsilasiyor, iş çığrından çıkıyordu..



velhasil, hüseyin göçek'in sözde çileden çıkarttığı, ama tüm sezonun kabahatinin de hüseyin göçek'e yüklenmeyeceğini bilmesi gereken bir taraftar kitlesi önünde, galatasaray maçı 2-0 kazanıyor ve şampiyonluğa bir adım daha yaklaşıyordu.. hoş zaten şu noktadan sonra galatasaray değil fenerbahçe şampiyon olursa, na buraya yazıyorum, senelik iznimden bir hafta kullanir, giderim kendimi tff'nin kapisina zincirlerim, bir şey soran eden olursa da sadece "9 puan?" derim.. na yazdim..