2010 trabzonspor:1 galatasaray:0

Pazar, Mart 21, 2010 zaman: Pazar, Mart 21, 2010

(zaten fukaraligin pencesinde talihsiz bir hayat süren keko, arda turan ile birlikte sahaya çıkmak isterken talihsiz bir şekilde sabri ile birlikte sahaya çıkıyordu)

günler ve geceler yine birbirine eşitlenmiş, "adonis" yerin altından dönüp muhteşem bir kudurukluk içinde olan "afrodit"'in kollarına koşmuşken, yani bir nevruz günü trabzon avni aker maçında oynanan ve maçın başlamasından günler öncesinde `mehmet topal`'ın maç esnasında'da `emre güngör`'ün yaptıkları ile istanbul takımının trabzon'a bir sıfır yenildiği müsabakadır..

puan durumu bir kaç senedir alıştığımız gibiydi aslında.. anadolu takimlarindan bir tanesi zirvenin büyük ortagiydi, istanbul takimlari hemen onunla beraber gidiyordu, ve trabzonun nerede olduguna bakmak icin puan cetvelinde kafayi asagilara indirmek gerekiyordu.. galatasaray'ın mutlaka kazanması gerekiyordu ama bu şahsen benim için şampiyonluk yarışından kopmamak için değil, şenol güneş'in maçtan sonra "trabzon çevresindeki küçük daglari ben yaptim, güzel olmasa da ben mükemmelim!" dememesi içindi..



(normal bir iş kazası olarak bakmak gerek buna.. ama işte yürek profesyonel degil.. o bangir bangir "dilerim şimdi mutlusundur" sözlü bir cengiz kurtoğlu şarkısını söylemek istiyor)

ama galatasaray için şans hafta içinden iyi gitmemeye başlamıştı bile. kader hain aglarini örerken mehmet topal antremanda hem kendisini hem de arda'yı yakıyordu.. futbolcular eski trabzonlu nurettin'in parfumeri dükkanının açılışında bir araya gelirken sabri "saha içinde rakip olabiliriz ama saha dışında dostuz" mesajı vermekten geri kalmiyor, galatasaray trabzon'a tüm kafile arti 1500 taraftar arti bir de elazig'li ufaklik `keko`(kürtce oglan cocuk demektir) ile birlikte gidiyordu.. keko yegane istegi arda abisiyle tanismak olan, depremden kurtulmuş bir elazigliydi.. ama işte makus talih aglarini örmeye devam ediyor, o körpe beyin, o el degmemis güzellik sabri abisinin elini tutarak sahaya cikiyordu.. kismet işte..

trabzoncell 20 bin taraftara atkı dagitmiş, bir kisim taraftar maçtan önce aldigi atkilari geri iade etmeye calisirken, maç 1900 itibari ile başladi.. ilk 10 dakikada galatasaray seri akınlar yapiyor, keita, jo, gio topu onurun berisine geçiremiyordu.. maçtan önce "karadeniz" gazetesine kale önünde kollari açık poz veren onur "kalem galatasaray forvetlerine kapali" demişti ama kimse bunu cok da ciddiye almamisti.. oysa maç boyunca onurun gercekci oldugu ortaya cikacakti..

(oysa ki top aids'li :(((( )

ilk 30 dakika karşılıklı ataklarla güzel bir maç izliyorduk.. hoş bir ara tribunde "topu nike bu maç için özel yaptırmış, kırmızısı aidslilerin kanıyla yapilmiş" gibi bir söylenti çıksa da, maçtan evvel umut bulut'a verilen "sms ile seçilen ayın en iyi trabzonsporlusu" ödülü kaybedilmiş sonrasinda hakem odasında bulunmuş olsa da güzel bir maç gidiyordu.. taa ki neil'in pasinı ceza yayının üzerinde alan emre güngör "düşerim yollarina alırım akıllarını kim çıkacak karşıma" modunda üzüntü verecek bir şekilde çalım atmaya çalışınca colman topu alıyor, leo franco'nun yanından topu ağlara birakiyordu.. tribünde o an açılan "trabzon merkez akıllı olsun herkeZ" pankartı durumu özetliyordu aslında..

ilk yarı da karşılıklı ataklarla biterken sahadaki futbol galatasaray'ın gol atabilecegini aynı zamanda yiyebileceğini de gösteriyordu.. zaten burak kontralarda kaçırmaya başlamıştı bile..

şimdi burada ikinci yarıdaki taktik hamleleri yazacak değilim.. bunu binlerce yerden okuyabilirsiniz zaten.. galatasaray topu kaleye atabilse, caner elle gobeginde durdurabilecegi topu elle asagi indirmese, beraberligi yakalayıp belki öne gecebilecek, trabzon kacirdiklarinin yarısını atsa fark 5 olabilecekken taktik konusmanın bir mantigi yok..

(biz biliyoruz da mı oynuyoruz edasıyla eniştesi tarafından piste kaldırılan maçın yıldızı onur, senden benden iyi kolbastı oynadı)

dedigim gibi benim üzüldügüm yegane nokta senol güneş'in maçtan sonra şöyle acıklamalar yapiyor oluşu: ""Trabzon'da geçtiğimiz günlerde kar fırtına vardı. Bugün ise güneşli çok güzel bir hava vardı. Bunun yanında hava kirliği vardı. Sigaradan bile tehlikeli. Bunlar maç dışında yaşanan olaylar. Oyun olarak, sonuç olarak kazanan biz olduk sevindik... ... İyi oynayan takımı büyüten her oyuncunun başımızın üstünde yeri var. Onur görevini yaptı, çok da abartmayalım... "

2010 galatasaray:3 i.ankaragücü:0

Pazar, Mart 14, 2010 zaman: Pazar, Mart 14, 2010

(bu foto hakkinda "sabri hürriyete dört elle sarildi" gibi bir şey demek istiyorum.. dedim hatta.. vatan yahut silistre ulan!)


böyle yaratıcı olsam mesela tosun hakemin ağzından maçı anlatsam:

ya ben böyle şimdi gidiyorum kenardan tamam mı ofsayt mı diye baktım yok keita böyle bi dokundu geçti defansı anam dedim gol geliyo vurdu topa daha da dakika 3 haaaa vurdu döndü ankaragüclülerden allah dedim olmicak gol bi daha gitti top o jo'ya vurdu. hakem olduğun için keitayı alkışlamıyorsun tabi. benim tarafımda oynaması güzel oldu ama..

olmuyor tabi. insan dışarda arkadaşlarıyla maç izleyince aklında sabri'nin kaptanligi, baroş'un geri dönüşü, conan o brian'in arda'nın yanında oluşu ve gol sonrası inanilmaz sevinci, taraftarın baroş diye çıldırması gökçeklerin belediyenin parasiyla nasıl takım kurdukları hem ikinci planda kaliyor..

(jon stewart bakin en solda)

ama arkadaşlar güzeldir..