Dünya Kupasını Götünüze Sokun, Ben İniesta Gibi Topçular istiyorum

Pazar, Temmuz 11, 2010 zaman: Pazar, Temmuz 11, 2010




Dani Jargue kalp krizi geçirip öldüğünde 26 yaşındaydı.. Pek bilinmezdi adı İspanya dışında belki, hatta ölümü haber yapıldığı ve geçildi dünya televizyonlarında. Bir başka genç ölmüştü kalp krizinden..

Ama bugün Iniesta diye bir adam çıkıp Dünya kupası denilen şeyi kazandıran golü takımı adına attığında formasının altından bir yazı gösterdi tüm dünyaya: dani jarque siempre con nosotros / dani jarque her zaman bizimle..

futbolu üst düzey izlemek dışında, futbolu ve futbola gönül veren herkesi seven bir insansanız (futbol dilencisi diyorlar buna) gözlerinizin dolmaması içten değildir bu yazı sonrasında.. tüm bu futbolun kapitalist sirki arasında hala ve hala yürekli insanlar varsa, insanlık hala ölmemişse "vamos iniesta" derim başka bir şey demem..



yani vuvuzelalar altında bize maç izlettiriyorlar, reklamlar daha çok gözüksün diye dijital panoları sahanın kenarına koyuyorlar, finalde sakat olan oyuncuyu nike istedi diye oynatıyorlar, milyon dolarlar karşılığında, insanların çocukluk kahramanları yer değiştiriyor... futbolun tüm masumluğuna, tüm sihirine karşı onu metalaştırdılar, üzerinden para kazanılan bir kaza çevirdiler derken bir adam çıkıyor, o şaşaanın, o iğrenç yapış yapış gösterinin altından "futbol ölmez" diyor..

futbol hala efsaneler yaratan, hala arkadaşlığın olduğu, milyon dolara insanların kahramanlarının harcanmadığı bir spor..

ve komik olan, belki de turnuvada insanların kalbine en çok dokunan anı yaratan iniesta bu hareketinden sonra sarıkart görüyor.. çünkü futbol dediğinde böyle insanlığa yer yok artık.. teşekkürler havelange teşekkürler blatter

san iker

Cumartesi, Temmuz 03, 2010 zaman: Cumartesi, Temmuz 03, 2010

ispanyollar iyiden iyiye bu adla anmaya başladılar kendisini.. maç için bir yazı yazasım vardi ama arjantine üzüntüm yüzünden bir halt göremedim desem yeri.. maçın en heyecanlı anı "maçın ilk golünü atar" bahsinde 1 e 15 veren xabi alanso'nun kaderin ağlarını örmesi ile topun başına geçmesi, ve guatamalali hakemin fukaranın parasına göz dikerek golü iptal etmesiydi..

böyle hakemleri, böyle fukara düşmanı insanları görmek istemiyoruz..

insan niye maradonayı sever

Cumartesi, Temmuz 03, 2010 zaman: Cumartesi, Temmuz 03, 2010

http://girlslovesoccertoo.files.wordpress.com/2010/02/diego-maradona.jpg

bu yazıya sanırım 17 kere başlayıp etkileyici bir giriş yapamadım. o yüzden bildiğim ve dandik şekilde başlayacağım artık..

insanlar 4'e ayrılıyor benim zihnimde.. ezenler, ezilenler, ezmeyi isteyenler, ezmemek isteyenler. dünya da buna göre şekillenmiş, misal fidel castro zamanında küreselleşmeyi özetlerken şöyle demişti "küreselleşme, kuzey yarım kürenin güneyi ezmesidir".. dünyayı bu eksen üzerinde ele alırsak, ben hiç bir zaman kuzeyi ve temsil ettiği şeyleri benimsemedim diyebilirim. ama işte o kültürde, en azından "o kültürde olmak isteyen bir toplumda" doğduk biz.. nihayetinde tüm türkiye "ezmeyi isteyen ama ezilen insanlarla" dolu bir toplum. (ki bana göre bu ciddi anlamda dandik bir duruş.. 80den önce böyle miydi bilmiyorum ama, ilk fırsatta ezmeye hevesli ezikler toplumuyuz)

kuzey, kendi yarattığı metalar üzerinde hırs yapan insanlar topluluğu zira. başarının parasal anlamının olduğu bir toplumda yaşamak, o topluma hizmet etmek, onun eğlenceleri içinde bulunmak üzüyor beni.

lafı daha fazla dolandırmadan söyleyeyim, havelange'in ve onun selefi (halefi de olabilir bu iki kelimeye hakim değilim. ondan sonra gelen insan demek istiyorum) blatter'in oluşturduğu futbol kuzeyin eğlencesidir. ötesi değil. havelange 70lerin ortasında fifa'nın yönetimine geldiğinde bir kriz ve sonrasinda "bir adam" (sonra bahsedilecektir kendisinden) aklındakileri ortaya dökmesine engel olsa da blatter futbol'un ensesine son darbeyi indirecek, futbol tüm güzelliğini başarıya odaklı bir çirkinliğe bırakacaktı.


http://e.i.uol.com.br/copa/havelange_copa.jpg
(havelange ve kupası)

işte dünya kupalarını hep hevesle karşılayıp, grup maçlarıyla beraber hevesim gidiyorsa, bu üst düzey futbolun dandikliğindendir her şey.

bakın işte sıkıntı bu. daha giremedim bile ana mevzuya. "özet geç lan" diyenler için gelsin: maradona, kuzey'in sunduğu tüm dandikliğe, yaptıklarıyla, yaşadıkları ile nanik çeken bir ilahtır. özellikle güneyli olduğunu, ezilen olduğunu söyleyip de aslında kuzey'e hizmet eden barcelona gibi, brezilya gibi odaklara yaptığı ultra hareketler ile tüm güneyin yüzünü güldüren bir adamdır.

boca'dan barcelonaya 5 milyon'a transfer olduğunda orada yapamayacağı en başta belliydi. dedim ya maradona güneyliydi ve kuzeyde yapamıyordu. o da yıllarca şampiyonluk görmemiş, hele ki avrupa şampiyonluğunu hayal bile etmemiş bir takıma gitti. napoliyi avrupanın zirvesine çıkardıkça huysuzlanıyordu. bir takımı kuzeydeki en yüksek noktaya taşıdığında maradona kokaine bulanıyordu, o sevdiği aşık olduğu napoliyi değiştirmiş, başka bir klasmana sokmuştu ama maradona değişmeyecekti.


http://img.youtube.com/vi/GNgYdrql16w/0.jpg
arjantine hizmeti de aynıydı diego'nun.. kupaları alırken mavi beyazlı formayla, futbolun sihirini alıp götüren (mesela göğüs reklamlarının mucidi) ingiltereye efsanevi iki gol atıyordu. ama işte kuzey son derece "nietzche" vari bir tınıyla kendisiyle haşır neşir olanları kendisine benzetiyordu.. arjantin de değişirken, maradona aynı kalıyor, o araftaki durum bize uyuşturucu muhabbetleri ile geri geliyordu..

futboldan koptu maradona, kilo aldı, ölüyordu neredeyse.. ama doktorlardan önce kendisi farketti, ona elektro şok değil top vermek gerekiyordu..


maradona şimdi çeyrek finalde. tüm kuzeye ait olmak istemeyenlerin mesihi, kuzeyin tüm dalgamotorları ile dalga geçen bir yetenek bugun yine onların zirvesine bayrak dikmek için sahaya çıkacak.. kalbimiz seninle maradona, ve unutma eğer senin gibi oynasaydık, senin gibi yaşardık, eğer maradona olsaydık biz de senin gibi güney afrikaya futbolu bizden çalan en büyük hırsıza, fifa'ya kafa tutmaya giderdik..

manu chao: la vida tombola

kendi kalesine gol atınca feleği şaşan brezilya istemedik hiç

Cuma, Temmuz 02, 2010 zaman: Cuma, Temmuz 02, 2010

bugun hollanda'da kafası ekstra güzel aileler doğan çocuklarına "97" ismini koyabilirler.. zira 97'nin anlamı, brezilya'nın kurulduğundan beri yaptığı 96 dünya kupası maçında kendi kalesine gol atmadığı halde 97'de kendi kalesine gol atmasından geliyor.. öyle bir gol ki sanırım brezilyada çocuklar "yemeğini bırakırsan arkandan ağlar, kendi kalene gol atarsan cehennemde yanarsın ayrıca bacını bafilerler!" şeklinde büyütülüyor.. yoksa bir takımın, tıkır tıkır işleyen bir takımın bir golden sonra böyle basiretinin bağlanmasını başka hiç bir şey açıklayamaz.

maçtan evvel cruff "bu maçı bilet alıp izlemem" dese de sanırım şu an ekstra üzgündür.. kendisi amsterdamda "yozgatlılar kırahathanesinde" maçı izlerken orada olmadığı için hayıflanmıştır.. ama düşünüyorum da sanırım hollanda'nın tüm cenabetliği cruff olabilir.. http://www.golnoir.net/europe/nations/holland/cruyff.jpg

her neyse bu maçın sonucuna en çok ganalılar ve uruguaylılar sevinmiştirler.. kafalarında mağlup çıkacakları bir yarı finaldense "belki yeneriz, zaten bu ipneler portakallar deseler de kendilerine ihracatlarında 1 tane bile portakl yok" diyebilecekleri bir yarı finali tercih etmişlerdir..


dünya kupası benim için şimdi başlıyor. endüstriyel futbolun artık çatısı olan, tacı olan bu turnuvayı ancak hikayelerin başladığı andan itibaren delicesine irdelemeye karar verdim.. hadi bakalım vira bismillah..