babamı ilk gördüğümde üzerinde sarı kırmızı bir atı ve suratinda is vardı. daha önceden de akşamları eve gelip dolaşan bu adamı ancak sonrasinda galatasaray steaua bükreş maçı olduğunu öğreneceğim bir oyundan sonra baba diye bellemiştim. türk futbol tarihi için önemli bir yeri olan bu musabaka benim kişisel tarihimde ise apayri bir yere sahipti. belki galatasaray o maçta finale çıkamamıştı ama bana babamla ortak bir sevdayi kazandırmıştı.
geçmiş zaman tam hatirlamiyorum, hangi maçtı hatirlamiyorum ama hakan şükür'ün ilk dakikalarda beşiktaş'a attığı ilk golü o işte diye, ona anlatabilmek için cevdet sunay ciddiyeti ile izlemiştim.. o da bu ciddi takibi her şampiyonlukta beni sırtına alarak, bana rengi yıllar içinde solacak bir bayrak alarak ödemişti..
barcelonayi yendiğimiz gün, evde misafir varken tura çıkmıştık, 2 saat sonra üstümüz başımız kir ve ıslak bir şekilde eve döndüğümüzde misafirleri annemle kahve içerken yakalamıştık. futbolun büyülü anlarinda dünyanın hiç bir önceliğinin önemli olmadığını belki sözleri ile söylememiş ama yaptiklari ile göstermişti bana..
ne ümit'in penaltisina kalbi dayanmazdi, balkonda beklerken o ben gol diye bağırdığımda içeri girdi ve dinledi benden bir daha golü. popescunun golünde ise çoktan aşağıya inip arabayı çalıştırmıştı..
bir 6 kasım günü, yani şu meşhum 6-0lik maçın sabahında kalp krizi geçirdi. galatasaray tarihinin en kötü günlerinden biri benim için de unutulmayacak bir güne dönüşmüştü.
ama işte şampiyonluk yine geldi sonrasinda.. belki pazar geceleri yogurtlu makarna yiyemedik artik, ve belki artik romada olimpiyat stadını dar edemedik italyanlara ama her golden sonra baktığım, maçı izleyemediğimde "nasıl oynadik" diye sorduğum adam kendisi.. ve çoğu kez maçı dışarda değil de evde izlememin müsebbibi..
babalar günü mü? bize her golden sonra babalar günü..
1 yorum:
Helal olsun....
Lütfen daha sık yazın, aynı 2011 sivas maçı yazısını görmekden gına geldi...
Yorum Gönder