(galatasaray'da kewell'ın sakatlanması ile bozulan moraller caner'in kewell soyadını alması ile düzeldi.. tamam yalan soyledim soyadını almasa bile güzel oyunu ile göz doldurdu?? (klişeleri kim sevmez?)
kar dediğin tabiat ananın özünde en romantik oluşumlarından bir tanesi.. hakkında binlerce şarkı, binlerce şiir ve film var. kar buzdolabindaki pasta gibi insanlara alışana kadar acaip mutluluk veren bir şey.. ama işte karlar düşerken, insanlar eski sevgililerin ismini anarken (akrep nalan'a ne oldu acaba) top oynamak o kadar kolay değil.. zaten tanrı karda top oynamamızı isteseydi çok şey yapardı bence (brian clough gibi konuşmak istedim ama beceremedim sanırım) işte bu ahval ve şeraitte, istanbulda mecidiyeköy'de oynanan musabakayi galatasaray gaziantep'in aksi yönde tek bir cabası olmamasıyla, 1-0 kazanıyordu.. hatta galatasaray gaziantep'e karşı değil, kar'a karşı oynadı...
(buyrun size neill!!)
maç vakti geldiğinde takımlar alışıldığı gibi sahaya çıkıyor, "digiturk'ten allah bir kere değil bin kere razı olsun" pankartı ile (kuru kuru "digiturk'e teşekkürler" yazmışlar ama benimkisi bence daha samimi olabilirdi) tribunleri selamlıyor, bir kaç taraftar galatasaray'ın sahaya çıktığını maçın ancak 6. dakikasında keşfedebiliyordu. zira galatasaray maça beyaz forma ile çıkmış, alenen "kar kurdu 2010 tatbikatında ordumuzun manevra kabiliyeti dosta güven düşmana korku verdi" dedirtir gibi duruyordu.. ancak nonda tek forvet olarak ilerde seçiliyor, neill ise sağ iç'de yeni transfer olarak bulunuyordu.. sol açık'da caner erkin'i görürken elano gobekte, arda ise forvet arkasındaydı. keita'nın yerini ise barış dolduruyordu..
(galatasaray takımı oyunu ile, dosta güven dusmana korku verdi)
antep on kişi kalınca galatasaray defansı daha rahatlıyordu tabi. en azından ahmet gibi kornerleri inanılmaz kullanan bir oyuncu yoktu artık.. elano uzaktan kaleyi dövüyor, ama mor forması içinde flashdance filminden firlamiş gibi duran mahmut boyna çıkartıyordu topları.. 80'lerin aerobik videolarındaki insanlardan bir tek bilegindeki tozlukların olmaması ile ayrılanmahmut çok iyi bir maç çıkartıyor, beşiktaş yönetimine "başkanım beni al!" diyordu.. (yandaki fotograf için kusurumuza bakmaz insallah mahmut arkadasimiz)
ilk yarı biterken orta hakem "oglum çizin sahanın çizgilerini doğru düzgün, sonra orta sahada penalti vermeyelim" diyip stat görevlilerini tembihliyor, oyuncular soyunma odalarına "bir çay varsa içeriz ya" dusturu ile giriyorlardi..
ikinci yarıda bir kaç taraftar terminator 2'deki sıvı civa arkadaş gibi donma tehlikesi atlatırken galatasaray oyuna hızlı başlıyordu. en
azından arda acaip hırslı oynuyordu. oraya koşuyor buraya çoşuyor, bendini ciğner aşıyordu..
(kabul etmek gerekirse nonda'nın topunu biraz da mahmut çıkardı. ama ballı bir kurtarıştı)
60. dakikada caner 2 sene evvel kaka'nın manchester united savunmasını geçmesi gibi (bel hizasındaki topa kafa vurma marifeti ile çalım atarak) antep defansını geçerek çeza alanına giriyor, zurita'nın futbol hayatını bitirebilecek tekmesi ile yere yığılan caner bir penaltıya neden oluyordu. böyle kar üstünde oynanan maçlarda sakatlanma olunca benim aklıma yılmaz güney'in "yol" filmi geliyor.. orada sakatlanan atı vurduğu gibi oyuncuyu da vuracaklar zannediyorum korkuyorum.. ama tabi caner kalkıp oyuna devam ederken, karda kalenin tam ortasına ve yerden vuran nonda vurulmayı hakediyordu.. nonda galatasaray'da uzatma günlerini oynuyor o çok belli..
dakikalar geçerken, jo oyuna elano'nun yerine giriyor, bu işe "beni çıkarman gerek hoca?" diyen nonda bile şaşırıyordu. galatasaray iki siyahi (birisinin muhtemelen 2006 yilinda kaybettiğim penalarımın içinde olduğu saclari var ve açık sarı bir krampon giyiyor) forvet ile gol arayacaktı.. ama gol forvetlerden değil, fredi mercury (bakınız geçen maç yazıları) mustafa sarp ile geliyordu.. karı gören galatasaray oyuncuları gözlerinin altına siyah boya sürmüslerken o boyaya savaş boyası muamelesi yapip suratina komple süren mustafa sarp, arda'nın ortası ile arka direkte buluşuyor, topu tek dokunuşla kalenin tavanına asıyordu..
sonrası can sağlığı. iki takımdan da kimsenin sakatlanmadığı bu mucadelede neill'in franco ile anlasamamasi (hatta ilk yarıda franco neill'in suratina şu çekerek kalp kırmaya çalıştı), jo'nun hızlı ve teknik bir oyuncu olması, caner erkin'in sol açıkta kewell'i asla aratmayacağı, elano'nun takıma ısınıyor oluşu, nonda'nın da kesin gidici olduğu belli oluyordu..
2 yorum:
özlemişiz senin bu güzel yorumlarını maçın bütün stressini alıp götürüyorsun..özellikle fotograflarınla =)
murat selvi strese giriyorsan neden maç izliyorsun oyun bu neyse bana ne hayatta başarılar.yazı güzel tebrikler.
Yorum Gönder