2010 denizlispor galatasaray

Pazar, Ocak 31, 2010 zaman: Pazar, Ocak 31, 2010

(dün 23 yaşına gelen arda turan'ın galatasaray kaptanı olması bir yana, resmen emre çolak'ı kendi yerine alıştırması, hem de denizli'li taraftar ile sempatik işler yapması gözden kaçmıyor.. üstüne bir de güzel oyununu golle süsleyince benitez'e buradan "beni al" mesaji gönderiyor)

Büyük Galatasaray ansiklopedisi'nde denizlispor'un atatürk stadı'nın, diğer envai çeşit atatürk stadından farklı olarak bir yeri vardır.. bu yazıları okuyacak kadar manyak galatasaray taraftarıysanız bunu bilmemenizin imkanı yok sanırım. futbolun büyülü anlarından birisinin galatasaraylilar lehine yaşandığı bu stat'da bu seneki maçını galatasaray güzel sayılabilecek bir oyunla, dahası yeni transferlerinin umut vadeden oyunları ile kazanıyordu.. tıpkı diğer takımların da kazandıkları gibi..

(fotograftaki sarı montlu maykk, rikard'ın öz be öz oluymuş.. şimdi soruyorum aranızda babalar, evladı olanlar var.. hangi baba oğluna sarı mont giydirtir??? yakışmadı rikard!! ))

maçtan evvel denizlisporlu oyuncular lig tv mikrofonlarina "bu maç bir dönüm noktası olur inşallah, geçen hafta kazanıyorduk neredeyse ama kısmet değilmiş olmadı ama bu hafta 3 puanı alacağız, gelecek hafta da alacağız sivasta sonrasında süper lig'de kalmayı düşünüyoruz" şeklinde beyanlarda bulunuyorlardı.. kameranın arkasındaki bir denizlispor sorumlusu muhabirin "ulen ligin başından beri tek galibiyetinizi sahada olmayan bir ankaraspor'a karşı aldınız bu maçta mı kazanacaksınız?" şeklinde bir soru sormaması için mahmut hoca'nın inek şaban'a kaş göz yaptığı gibi kaş göz yapiyordu..


her neyse. arda turan denizlispor taraftarlarının gönlünü maçtan önce alırken, santos'a "şimdi eli böyle dirsekten büküp böyle böyle (ileri geri) yapacaksın ok?" diyip taraftara oley çektirmeyi de öğretiyordu.. santos da taraftarı kırmayıp güle oynaya taraftara gidiyordu.. bu ingiliz taraftarlarında olmayan bir şey işte. jo'da santos'da bunun farkında.. ingilterede gerçekten klubunu seven, futbolcuları seven, ve onları kendine yakin bulan tüm taraftarların bilet almaya parası yetmiyor artık. oysa burada şükür ki hala deli insanlar tribunlere gidebiliyor. tipki denizlispor kale arkasında 2006 dan beri halay çekmeye devam eden 10 kişi gibi..

(mert çetin'e (santos'un önündeki) ingiltereden gelen her futbolcu ile daha çok iş kitleniyordu.. santos geldi, mert halletsin, jo geldi mert derman olsun.. ayıptır!!)

her yeni gelen transferler tercüman mert çetin'in üzerindeki yükün biraz daha arttigi yüzündeki "vallahi çekilir değil, bu zamanda iş olsa bırakıcam" ifadesiyle anlasilirken kirmizilar içindeki hakemler maçı başlatıyorlardi..

maçın ilk dakikalarında denizli spor gerçekten atakan geliyor, galatasaray savunmasını hakan balta'nın yokluğunda zorluyorlardi. leo franco'nun pek yetenekli bir kaleci olmadığı artık önündeki savunmanın iyi olmasından dolayı daha net anlaşılıyordu. zira hem bilet gökhan'a sabri'ye kesilirken yavaştan kendisine kesilmeye başlanacaktı.. hatalı çıkışlar, hatalı defans kurguları derken 15 dakika geçilmiş bu kez sazı mustafa sarp eline almıştı.. orta sahayı resmen darp ediyordu mustafa sarp. nizamı şarjlar ve ileriye dağıttığı paslarla.. 19. dakikaydı ki uğur'un ortası ile arda turan hakan şükür vari aşırtma bir kafa golu bıraktı denizli aglarina.. aynı golu hakan ensesiyle moldova'ya atmıştı yıllar önce (unutmayanlar için gereksiz ayrıntı)

galatasaray 1-0 öne geçmişti ama denizlispor hiç öyle bozulmamıştı. gayet başa baş oynuyorlardı.. ama çağlar ve angelov'un yetersizlikleri denizli'ye golu getirmiyor, özellikle çağlar tribunleri çileden çıkartıyordu. bir grup taraftar "ativerin gari be golu götümüz dondu burda bari iyye donsun avradını sevdimin" naifliğinde dellenirken ilk yarı jo'nun neredeyse birebirde kaçırdığı golle sonuçlanıyordu. ilk yarı itibari ile mustafa sarp ve arda çok iyi oynarken, jo sanki polis akademisi filminde mahoney'in yerine gelen adammış gibi, nonda'nın yerine gelmiş onun tüm meziyetlerini sergiler olmuş üstüne de bir şey koymamıştı.. yine de çok sevimli bir çocuk.. scarry movie'deki elemana benziyor!

(bir grup denizli'li taraftar maçı 3d olarak izlemeye karar vermişlerdi.. zira arsenal manchester united maçı sabahleyin 3d olarak yayinlanmiş, denizli halki da kendisini "bizim neyimiz eksik" dusturu ile maça bu şekil hazirlamişti!)

devre arasinda cocuklar elektronik panonun altindaki manuel skorbortla oynayip denizlispor'un attigi gol sayisini 4'e cikartirlarken panonun altında sigara içtiği için olanlardan habersiz sorumlu olayi görünce "siktir!" diyip cocukların popolarına tekmeyi yapistiriyor, denizli'nin haksız buldugu 4 gol siliniyordu..

bu olaylarla 15 dakika geçilirken takimlar ikinci yarıya hazir bir şekilde sahada yerlerini aliyorlardi.. 54. dakika gibi yine uğur'un golu attirdiği sağ açık mevkiinden bu sefer bir denizli ortası geliyor, arka direkte engin memişler şık bir şekilde topu ağlara gönderiyordu. franko topa uzansa da bu güzel golu kurtarmak istemezcesine mudahalesi ciliz kaliyordu. stat anonsundan "denizlisporumuzun golu engiiiin" derken tribunlerin "neydi ? ya memeler miydi bişiydi" gibi saskinliklar içinde engin'in soyadini bilmedikleri ortaya çıkıyordu.. ama bu unutkanlik skoru değiştirmeyecekti. 1-1..
















(wazzzuuuuuaaaaapppp!!!!)


galatasaray seyircileri 1-1 i görünce biraz ürkmüşlerdi. özellikle angelov'un kale'nin yan aglarina carpip kapaliya gol sevinci yaşatan şutundan sonra iyice ürkmüştü ki jo sahneye çıktı.. 18 içinde önce sağı ile topu özdene nişanladı, dönen topa bu kez solu ile vurup skoru 2-1'e taşıdı.. tavuk su içer allaha bakar misali, jo golu atip tribune koşuyor, tribunlere "daha dün geldim ama hastanız oldum" dercesine tapinma hareketi yapiyordu..

youla ve okan koç yedek klubesindeyken ilerde angelov, çağlar ve robert üçlüsünün bir halt yapamadığı belliyken eski ankaraspor teknik direktorunun ne yaptigini anlamak için sanırım muholland drive filmini de anlamamız gerekiyordu.. david lynch absurdluğunda bir kadro vardı çünkü denizlisporda sahada.. ama tabi ikisinin de bir bildiğinin olduğunu youla'nın oyuna girmesinden sonra anladik.. gerçekten adamın yedek olmasinin nedeni varmış..

(çevre illerden'de maça gelenler olduğu gibi, süleyman demirel üniversitesinin tüm bütünleme tayfası maçtaydı.. senin üni 7 senede bitmez genç bu kafayla!)

hülasa galatasaray üstüste 6. haftada da kazanıyordu.. zaten bu sene denizliyi yenemeyen bi zahmet kazakistana irtica etsin.. wimbledon'a havlu göndermeyi bilen denizli'nin kendi futbol takımına sahip çıkamaması (kocaelililere özendim) bir garip durum tabii ki.. anlasilan o ki ümit kayihan çeşmedeki evinden göreve çağrılacak..

2010 galatasaray gaziantep maçı

Pazar, Ocak 24, 2010 zaman: Pazar, Ocak 24, 2010

http://i.milliyet.com.tr/SonDakikaHaberGaleriler/2010/01/24/galatasaray-1-gaziantepspor-0-mac-sonucu--495186.Jpeg
(galatasaray'da kewell'ın sakatlanması ile bozulan moraller caner'in kewell soyadını alması ile düzeldi.. tamam yalan soyledim soyadını almasa bile güzel oyunu ile göz doldurdu?? (klişeleri kim sevmez?)

kar dediğin tabiat ananın özünde en romantik oluşumlarından bir tanesi.. hakkında binlerce şarkı, binlerce şiir ve film var. kar buzdolabindaki pasta gibi insanlara alışana kadar acaip mutluluk veren bir şey.. ama işte karlar düşerken, insanlar eski sevgililerin ismini anarken (akrep nalan'a ne oldu acaba) top oynamak o kadar kolay değil.. zaten tanrı karda top oynamamızı isteseydi çok şey yapardı bence (brian clough gibi konuşmak istedim ama beceremedim sanırım) işte bu ahval ve şeraitte, istanbulda mecidiyeköy'de oynanan musabakayi galatasaray gaziantep'in aksi yönde tek bir cabası olmamasıyla, 1-0 kazanıyordu.. hatta galatasaray gaziantep'e karşı değil, kar'a karşı oynadı...


http://i.milliyet.com.tr/SonDakikaHaberGaleriler/2010/01/24/galatasaray-1-gaziantepspor-0-mac-sonucu--495174.Jpeg
(buyrun size neill!!)

meteorologlar hafta başından beri bağırıyorlardı aslında hafta sonu kar gelecek diyecek diye.. ki geldi de.. karla birlikte beşiktaş ve kasimpaşaspor maçları cumartesi günü ertelenmiş, ali sami yen'de karın altında kalmıştı.. ama tüm cumartesi ve pazar sabahı boyunca onlarca çalışan, karları üstlerine pekmez dökerek yemiş, ve stadı futbola elverişli bir hale getirmişlerdi.. saha maç oynamaya elverişliydi de, tribunler oturmaya pek elverişli değildi.. insanlar "deli mi dürttü prensibleri" çercevesinde maçı evlerinden izlemeyi tercih ederken, 5000-6000 kişilik bir grup tribunlerde yerlerini almış, yeni transferleri karların üzerinde görmeyi bekler hale gelmişlerdi..

maç vakti geldiğinde takımlar alışıldığı gibi sahaya çıkıyor, "digiturk'ten allah bir kere değil bin kere razı olsun" pankartı ile (kuru kuru "digiturk'e teşekkürler" yazmışlar ama benimkisi bence daha samimi olabilirdi) tribunleri selamlıyor, bir kaç taraftar galatasaray'ın sahaya çıktığını maçın ancak 6. dakikasında keşfedebiliyordu. zira galatasaray maça beyaz forma ile çıkmış, alenen "kar kurdu 2010 tatbikatında ordumuzun manevra kabiliyeti dosta güven düşmana korku verdi" dedirtir gibi duruyordu.. ancak nonda tek forvet olarak ilerde seçiliyor, neill ise sağ iç'de yeni transfer olarak bulunuyordu.. sol açık'da caner erkin'i görürken elano gobekte, arda ise forvet arkasındaydı. keita'nın yerini ise barış dolduruyordu..


http://www.snowghilliesuits.com/wp-content/uploads/2009/09/snow-camo-2.jpg
(galatasaray takımı oyunu ile, dosta güven dusmana korku verdi)

galatasaray oyuna zımba gibi başlıyor, curling sporundan özet görüntüler gibi geçen oyunda 10. dakada caner ortayı çok net bir şekilde çakıyor, nonda'nın uçarak vurduğu top avuta çıkıyordu.. antep kontra atak yapacaktı ama kontra için saha hiç musait değildi. galatasaray oyunu rakip ceza alanına yıkmak isterken, yakın çizginin orada ahmet arı düşürülüyor, faul vermeyen yan hakeme "allah senin belanı versin" diyordu.. reel yaşamda her adli olayın şahidi yan hakemler olsa, herkes muebbetle cezalandirilir. na buraya yaziyorum.. yan hakeme alt tarafı, "allah belanı versin" diyor "ahmet" artik yan hakem ne dediyse, direk kirmizi kart çıkartıyor ortadaki.. yan hakem tabi veriyor gazı, "hakem degil misiniz hepiniz orospu cocugusunuz dedi" falan diyor heralde.. allah yan hakemin diline düşürmesin.. ama işte bela okumicaksın döner dolaşır seni bulur derdi ananem. haklıymış..

antep on kişi kalınca galatasaray defansı daha rahatlıyordu tabi. en azından ahmet gibi kornerleri inanılmaz kullanan bir oyuncu yoktu artık.. elano uzaktan kaleyi dövüyor, ama mor forması içinde flashdance filminden firlamiş gibi duran mahmut boyna çıkartıyordu topları.. 80'lerin aerobik videolarındaki insanlardan bir tek bilegindeki tozlukların olmaması ile ayrılanmahmut çok iyi bir maç çıkartıyor, beşiktaş yönetimine "başkanım beni al!" diyordu.. (yandaki fotograf için kusurumuza bakmaz insallah mahmut arkadasimiz)

ilk yarı biterken orta hakem "oglum çizin sahanın çizgilerini doğru düzgün, sonra orta sahada penalti vermeyelim" diyip stat görevlilerini tembihliyor, oyuncular soyunma odalarına "bir çay varsa içeriz ya" dusturu ile giriyorlardi..

ikinci yarıda bir kaç taraftar terminator 2'deki sıvı civa arkadaş gibi donma tehlikesi atlatırken galatasaray oyuna hızlı başlıyordu. en
azından arda acaip hırslı oynuyordu. oraya koşuyor buraya çoşuyor, bendini ciğner aşıyordu..

http://i.milliyet.com.tr/SonDakikaHaberGaleriler/2010/01/24/galatasaray-1-gaziantepspor-0-mac-sonucu--495188.Jpeg
(kabul etmek gerekirse nonda'nın topunu biraz da mahmut çıkardı. ama ballı bir kurtarıştı)


60. dakikada caner 2 sene evvel kaka'nın manchester united savunmasını geçmesi gibi (bel hizasındaki topa kafa vurma marifeti ile çalım atarak) antep defansını geçerek çeza alanına giriyor, zurita'nın futbol hayatını bitirebilecek tekmesi ile yere yığılan caner bir penaltıya neden oluyordu. böyle kar üstünde oynanan maçlarda sakatlanma olunca benim aklıma yılmaz güney'in "yol" filmi geliyor.. orada sakatlanan atı vurduğu gibi oyuncuyu da vuracaklar zannediyorum korkuyorum.. ama tabi caner kalkıp oyuna devam ederken, karda kalenin tam ortasına ve yerden vuran nonda vurulmayı hakediyordu.. nonda galatasaray'da uzatma günlerini oynuyor o çok belli..

Beyaz gecede Galatasaray yıldızlarıyla değil emekçisiyle güldü

dakikalar geçerken, jo oyuna elano'nun yerine giriyor, bu işe "beni çıkarman gerek hoca?" diyen nonda bile şaşırıyordu. galatasaray iki siyahi (birisinin muhtemelen 2006 yilinda kaybettiğim penalarımın içinde olduğu saclari var ve açık sarı bir krampon giyiyor) forvet ile gol arayacaktı.. ama gol forvetlerden değil, fredi mercury (bakınız geçen maç yazıları) mustafa sarp ile geliyordu.. karı gören galatasaray oyuncuları gözlerinin altına siyah boya sürmüslerken o boyaya savaş boyası muamelesi yapip suratina komple süren mustafa sarp, arda'nın ortası ile arka direkte buluşuyor, topu tek dokunuşla kalenin tavanına asıyordu..

sonrası can sağlığı. iki takımdan da kimsenin sakatlanmadığı bu mucadelede neill'in franco ile anlasamamasi (hatta ilk yarıda franco neill'in suratina şu çekerek kalp kırmaya çalıştı), jo'nun hızlı ve teknik bir oyuncu olması, caner erkin'in sol açıkta kewell'i asla aratmayacağı, elano'nun takıma ısınıyor oluşu, nonda'nın da kesin gidici olduğu belli oluyordu..

LUCAS NEILL the BIRD HUNTER

Çarşamba, Ocak 13, 2010 zaman: Çarşamba, Ocak 13, 2010

 
         ister istemez, arkadaş hakkında "doğuştan kanarya düşmanı" ," kartal kanarya farketmez , kuşlardan hazetmez" gibilerinden espriler yapılacaktı. Tez elden buyrun , sonra başka bi yerde görünce "haa görmüştüm ben bunu çekirdekçide" falan diyin

-gel topraam gel!?


Bunun dışında, kendisi Tony Hibbert ve Phil Neville ve Heitinga'ya ragmen 12-13 maç kadar oynama şansı bulabilmiş birisi. Muhtemelen ermeA, emreG, servet ve gökhan ile rotasyona girmeye uğraşacak baktı olmadı sabri yada uğur ile kaynaşmaya çalışacaktır. Reykart sıkışınca Topal nassı defansın ortasında oynayabiliyorsa , bu arkadaş da yer yer orta sahada defansif olarak rol alabilmekte. Uefa'da kayıtlı olmaması diğer artılarından.Bunun dışında Westham'da kaptanlık yapmış birisi olmasından ötürü, taraftar, ateşli taraflar, yanarlı döner pıçaklı taraftar gibi konularda yeterli tecrubesi bulunmakta. Bu konuda bi sıkıntı yaşamaz sanmıyorum.

       Sonuçta 10 üzerinden; video olarak 9, profil olarak 6.5-7 puan kapabilir. Ama finans olarak 4buçukta bırakırım, 5 yapmam. Neticede sene başında beleşti kendisi. Çok maaş istiyor diye alınmadı. E şimdi ne kadar az istiyorsa muhtemelen o fark kadar Everton'a bonservis verilecek. Everton'ı, bedavaya hatta sadece bi senelik sözleşmeyle aldığı bir insanı ,5-6 ay sonra(hali hazırda bosmanda iken) 750ye okutabildiği için tebrik ederiz. Bildiklerimiz bunlardan ibaret ama genede haddimizi bilip "Reykart tamam dediyse vardır bi bildiği " diyoruz. Uefa'da gol yedirtmesin ,hep attırsın hadi işallah yarebbim.