sen başkalarına benzeme sakın hep böyle kal

Pazar, Aralık 13, 2009 zaman: Pazar, Aralık 13, 2009

http://img268.imageshack.us/img268/5070/45353569.jpg

yeni mezun olup çalışmaya başlayanların karşılaştıkları inanilmaz eğlenceli bir durum vardır. alaylı ile mekteplinin ilk mucadelesi.. sen 4.5 cm dersin adam "3 parmak yani?" diyip kestirip atar.. işte erman toroğlu tüm bu okullu futbol tayfası içinde, tüm tekniğin, tüm bilimin içinde, devre arasında yapılan istatistik analizlerinin, bilgisayarlı antreman programlarının içinde hala o alaylı tavrı koruyan bir adam.. bu yüzden seviliyor ya.. pierosu, 10 kusur kamerasi varken hala o bi studyo görevlisinden direk olmasını istiyor, kendisi de topu tutuyor.. hey yavrum hey..

erol evgin şarkısı armağan etmeli kendisine: hep böyle kal

foto için ekşi sözlük'ten mayapan'a teşekkürler..

2009 antalyaspor galatasaray

Cuma, Aralık 11, 2009 zaman: Cuma, Aralık 11, 2009


(elano'nun ismini melodili söylemek için şu şarkıyı öneriyorum: http://fizy.com/s/102vsx elaaaanooo oooo oo elanooo o o oo oo)

şu hipnoz için kullanilan aparatlar olur ya, mançuryali adayin falan da vardır mesela.. bir ses duyar, bir parola işitir kim olduğunu, ne yaptığını unutur ve birden programlandığı adama dönüşür.. sanırım şu hakemlerin ağzındaki düdük de benim için öyle. o düdük çaldığında tüm uğraşılarımı, kim olduğumu düşüncelerimi unutuyorum.. o düdükle beraber ne şehitlerin acısı kalıyor, ne de yerin bilmem kaç kat altında kalanların kederi. ne partiler kapatiliyor, ne de demokrasiye nanik çekiliyor. nasıl oluyor bilmiyorum ama benim bir paralel evrenim varsa onun kapısını hakemin düdüğü çalıyor.. ve bittiğinde eğer 2-0'dan gelip 3-2 kazanılan bir maç varsa o maç apayrı bir yere konuyor gönlümde..



(acaba futbolcular da facebookta "ay ay tagleme onu onda çok kötü çıkmışım yaaaa" yapıyorlar mıdır? yapıyorlarsa bu fotoda kimler olduğunu söylemicem)

galatasaray maçtan evvel antalya'ya pek sakin gitmemişti aslında.. havalimanında beklerken bir yolcu birden keita'ya "nasıl oturmak o öyle, örf anenelerimizi bilmiyorsan öğren" diyerek çıkışmış, keita'nın türkçe bilmemesi ile olay büyümemiş, sonrasında "bağrışma çağrışma niye?" diye sorulan sorulara birisi "ya adam tombala çekiyormuş ulu orta" şeklinde asparagaz yanıt vermişti.. herkes tribunlerde dtp'nin muhabbetini konuşurken, ingiltereden antalyaya gelip 10 senedir orada yerleşik yaşayan "mr cronwell" durumu "ulen bizde bir olay olur, 3 ay konuşuruz.. sizde bir olay oluyor 2 gün konuşmaya kalmıyor yeni bir tanesi patlıyor.." şeklinde açıklıyor, çevresindekiler durumu "ehehe türkçe konuşuyo len, pezevek desene bi" diyerek mavraya vuruyorlardı..

antalyaspor taraftarları garip bir şekilde saygı duruşundan önce "açılıma çözüm, öcalan'a ölüm" pankartı asıyor, saygı duruşundan sonra şehitlerin ölmeyeceği bağırılıyor, ve maç tosun hakemimiz deniz çoban'ın düdüğü ile başlıyor..

(istenmeyen zamanlarda ereksiyon olunduğunda adile naşit'i düşünmek çoğu zaman bir çaredir)

öncelikle şunu söyleyeyim, bir futbol taraftarının bir maçtan zevk alması için gerekli her şeyi sundu bu maç. futbol demeyelim de galatasaray taraftarının diyelim..
1)goller : 5 gol vardı ve bunun 2 sini rakip attı.. üstelik 2-0 dan maçı çevirdik. salak bir şekilde ofsayt taktiği yapan galatasaray'i mehmet hoca çözmüş, iki golde de ofsayt taktigi yapan savunmayı, golu atmayacak oyuncuları ofsaytta birakarak avlamis ve 2 gol attilar.. sonrasinda önce keita kewell in caprazdan vurdugu ve direkten dönen topu önce omzuyla, sonra da kafalayarak (kafaladi resmen, kafa vurmadı), ikinci olarak, elano defansın hatası ile ömer'in koltuğunun altindan şık bir plase bırarak, son olarak da kewell, keita'nın pası ile çok sakin bir şekilde düzeltip topu aglara göndererek galatasarayın gollerini attılar.. gerçekten mükemmel. 3-0 olsa veya 3-1 olsa veya işte bi o öne geçse bi bu öne geçse bu kadar keyifli olmaz..



(maçtan sonra arda, antalyalı mahkumlara formasını gönderdi.. demir parmakliklar ardında yaşam zor.. çok zor.. )

2)sahalarda görmek istemediğimiz hareketler: tamam bu hoş bir şey değil ama ben zevk aliyorum yalan değil. maçın daha başında caner ile sedat'ın sanırım kapışması, sonrasında ömerin tripleri, en sonda da kewell ile munakaşalar.. gerçekten hoşuma gidiyor. ortalama 25 yaşındaki adamlarin orta okul cocukları gibi didişmeleri çok eglenceli. "bak eşek yüküyle para aliyorlar ama hala orta okuldalar" diyebiliyorum

3)televizyon mikrofonlarinin sahaya çok yakin durup sahanın tüm sesini bize ulaştırmaları.. bunu ancak ikinci lig maçlarında etüt edebilirsiniz.. 1000 kişi maksimum maça gider akhisar belediyenin sol açığı bir orta yapar forvet topu yakalayamaz sol açık lafı atar "çükünü elime alayim da sokayım seni gerdeğe ancak öyle yapican sen".. işte bu maçtada bu tarz şeyler yaşandı. daha fazla anlatmak istemiyorum..

4)kararlarindan tutarsız ve kötü bir hakem.. tüm sinirini hakeme yönlendirebiliyorsun böyle olduğunda.. deniz çobanın tripleri ekstra olarak beni benden aliyor. bir pozisyonda yere yatan antalyaliya inanilmaz bir bakkal imitasyonuyla "hastir len" dedi mesela.. aynı tepkiyi geçenlerde "3 bira şişesi getirdim abi dolusunu aliyorum" dediğimde gördüm mesela..


http://www.ajansspor.com/galeri/resimler/62625F62635F6361616A5163636B66646B6268696AA8869F.jpg
(bu blog tarihinin en fantastik fotosu bu olmalı.. optik yanılgı aslında hepsi arda desem yiyen olur!)

hülasa memleketin tüm bu ahval ve şerait içinde hiç bir şeyi iplemeden maç izlediğimiz için aslında bize plaket falan verilmeli. ya da biz de bir etnik azınlık sayılmalıyız. futbol taraftarları için de açılımlar yapılmalı. maç olduğu günler mesela tatil ilan edilebilir.. bilemiyorum.. maç izlemek için içinde bulundugumuz durumun namusait olmasını zerre önemsemiyoruz.. üstüne bir de takımımızın yıldızları geri döndüyse, elano yavaş yavaş kendisine geliyorsa, keita mükemmel oynadiysa, arda turan rakibe ortamı dar ettiyse deliriyoruz.. üflemeyin sakın a dostlar uçuyoruz yahu! ha bu arada lider galatasaray..

2009 galatasaray istanbul büyükşehir belediye maçı

Pazar, Aralık 06, 2009 zaman: Pazar, Aralık 06, 2009

(bir satır, ya da bir tek sigara, anlatırdı derdimi sana, hüzün dolu sensiz geceler ya da ben ne yapıyorum lan?)


David Bowie'nin şu "uzayda kızlar kendileri teklif ediyorlarmış abi" zamanından kalma şarkısı "space oddity" vardır ya, orada "the earth is so blue, and there is nothing i can do" deyip, blue'nun hem hüzün hem de mavi anlamına gelmesiyle "dünya çok mavi/hüzünlü, benim yapabilecegim hiç bir şey yok" der.. bu lafı aynen galatasaray'a monte edebilirdik bu gece, "hüseyin göçek bu gece çok saçmalıyor, ve bu konuda galatasaray hiç bir şey yapamıyor".. çünkü futbolda eğer hakem ahmet çakar değilse, hiç bir hakem gol atamıyor. sen çıkıp oyununu oynarsan, 3 gol atıp durursan, hakemlerin yaptığı hataların hiç bir önemi olmaz..


http://www.webaslan.com/img/3/2009/adnan_polat5767.jpg
(başkan adnan polat maçtan sonra seramik federasyonunun başkanlığından ayrıldığını basına açıklamak istedi. ama başkanlıktan çoktan ayrıldığı kendisine hatırlatılınca içine bir hüzün çöktü. insan sırf bugününü degil yarinini da düşünmeli)

her neyse.. maçtan yaklasik 5 saat önce bursa'da sarı kırmızılı bir takım galip gelmiş ve zirve'nin renklerini belirtlemişti. "bu sarı kırmızı renklere titan beyazı ile galatasaray yazmalıyız" derdi sanırım trt 2'deki koca saçlı amca galatasaray kulubunde çalışıyor olsa.. hasan kabze ligi bitirmiş, tatile, eski takım arkadaşlarını görmek için istanbula gelmiş "işte bu statta bana forma vermediler abi, bi inönü'de verdiler onda da gol attim" diyip kısa geçmişinden bahsediyordu. arda ve hakan balta bağcıklarını kırmızıya çevirip "bu bağcıkları alın ve afrika'daki aids'le savaşta bir enjektör olun" kıvamındaki kampanyayı destekliyor, taraftarlar pana maçı sonrası maça pek ilgi göstermiyor, büyükşehir belediye'nin toplamda 25 kişi olan taraftarlarından kimse maça gelmiyor ve maç diken saçlı hakem hüseyin göçek'in ilk düdüğü ile başlıyordu..

galatasaray sene başındaki taktiğe dönmüş görünüyordu ilk dakikalarda. 4-2-3-1 dediğimiz, "topu ileri gönderiyoruz orada kim kaleyi görürse yapıştırıyor" manasına gelen bu 4 hucuma sahip taktiği galatasaray takımı ilk dakikalarda rakibi yormak için kullandı. 8 eksiği olan büyükşehir belediyesinin şanlı takımı (birileri futbola yatırım yerine şehre yatırım yapabilir mi bu arada? ) galatasaray ileri uç elemanlarının da basiretsizliği ile ilk devreyi berabere bitirebildiler.
http://www.ajansspor.com/galeri/resimler/61675F62635F6361616A5163636B66616B61679967A28278.jpg
(küçükken tsubasa'ların karşısındaki takımı tuttuğum anlar oldu. mazlumu tutmanın verdiği bir gerzeklikle. ama bu belediye takımlarını hiç tutamadim. seyircisi yokken ve çok parası varken benim sevgime ihtiyaçları yoktu ki. işte bu şutun getirisi olan gol beni tüm akila şutlarından daha çok üzdü. itiraf ediyorum!)

hakketten berabere kalınan bir maçın yazısını yazmak çok zor. ikinci devrede kewell, barbosa'nın kaşının gözünün kanaması ile onu tutan rizvan'ın kısa boylu kalması ile bir kafa golünü tıngır mıngır ağlara gönderdi.. sonrasında elano çıktı, barış çıktı keita ve ayhan girdi ama son 15 dakikada nedense galatasaray takımı kendi sahasında geriye çekildi. hakem hüseyin göçek gözün ve nizamın olduğu yerde garip garip düdükleri galatasaray aleyhine çalarken tribunler her geçen dakika kendisine daha çok yüklenmeye başladılar. hele bir de servet'in eline çarpıp penaltı olması gereken toptan sonra hüseyin bey iyice delirdi. 15 bin kişi adınıza "haydi haydi haydi oy bizim için hüseyine koy" diye bağırırsa, orada koyma şansına sahip hüseyin de çok net bir şekilde koyar size arkadaş. tribunde olup da takımını kötü etkilemek diye bir hadise varsa bu gece mecidiyeköy'ün ışıkları altında, o gerçekleşmiştir. velhasil 90+3 de uzaklaştırılamayan bir top leo franco'nun kurtaramayışı ile ağlara gidiyor, mustafa sarp sinirden önünü yırtıyor, ve galatasaray lider olabileceği haftada 4. oluyordu..


freddy-mercury.jpg9399081.jpg
(mustafa bağırıp çağırmasa "who wants to lead forever!" kivaminda bir şarki söylese, freddy mercury gibi olacaktı bugun sahada.. formalarin önleri öyle olabilmeli fakat.. isteyen açsın göbeğine kadar yahu, 80lerin başları geri dönsün, tarık akan zayiflasin, frank zappa bıyıkları uzatsın..)

taraftar olarak bazı şeylere tepki göstermemek inanılmaz zor, ama orada sahada olan adamların da insan olduğunu, golden sonra üstlerini başlarını yırtabilecek kadar akli baliğ olmadıklarını bilmekte yarar var. tribunden söylediğin sözler kendilerini etkiliyor, yapilan her bir şey kendilerini etkiliyor.. aziz yıldırım konuşmuş etmiş bence hava civa. dediğim gibi hakemi de yenebilecek bir oyun oynasan, o zaman bağırırsın işte hakem noluyor diye. ama sen tribunden hakemi delirtip takımının berabere kalmasını sağlıyorsan bu gerçekten dandik bir şeydir taraftarlık adına. ancak eve giderken bir kebap yersin e5'in altında, maçtan bahseden gazeteleri okumazsın sonrasında..

2009 galatasaray panathinaikos

Perşembe, Aralık 03, 2009 zaman: Perşembe, Aralık 03, 2009

biz futbol seyircisinin istediği şey öyle galibiyet falan degil aslinda. hiç birimiz stadyumlara giderken, televizyon başına otururken mutlak bir galibiyetten keyif almiyoruz. bundan zevk alsak, bunu arzulasak adıyaman belediyesporla her sene bir kaç maç düzenler ve tribunleri ardı ardına doldurur takimlar. milliyet'in internet sitesinde de yazar "ali sami yende 14 gol sesi vardi" diye. ama dediğim gibi kimse bundan keyif almiyor, herkes zorla alinan bir bir panathinaikos galibiyetini her şeye değişebilir. hele ki sahada mükemmel oynayan bir kaptanlari varsa..
(kartal uçuşuuuuuuu)
maçtan evvel pana olimpiyakos deplasmanina gitmiş, orada bir güze yenilip üstüne bir de kalecileri kurşunlanmış (havali tüfekle vurmuşlar cocugu) gate 13de istanbula bu yüzden gelmeme karari almisti. içlerinden bir kaç tanesi türkiyede yeşil ve yandan beyaz çizgili eşofman altlarinin acaip moda oldugunu, klubun ayni renkli esofmanlarini türkiyede inanilmaz paralar ile satabileceklerini söylese de bu öneri karşıt bulmuyordu.

öteki tarafta galatasaray bayramin 1. günü bursaspor'a bursa'da yeniliyor, sabri'nin babasi sabri'nin kurban kesmediği için bu yenilginin geldiği yönünde bir çıkarım yapiyor, ikinci gün 350 liraya alinan (ama dev gibiymiş) kurban kesilerek bu badire atlatiliyordu.. rijkard'in ücüncü cocugu da dünyaya gelince takim pana maçına hazir duruma geliyordu..

takımlar ali sami yen'e gelmişlerdi ki ben televizyon başında şu aşkı memnu dizisinde hiç birşeyden değilse bile köşkün işçilerini kontrol eden adamdan tiksindigimi farkettim. bir beraberligi hatta bir maglubiyeti tamamiyle onun üstüne yikabilir ve bundan hiç de gocunmazdim.

her neyse, galatasaray elano ve nonda ile oyuna basliyordu. maçın başlaması ile kale arkasinda ultraslan çoşmuş, ama televizyonlari basindaki bir grup taraftar maç boyunca sürecek "kale aglarini yan hakem mi yoksa kale hakemleri mi kontrol ediyor" konulu bir tartismaya girmişti. sahada galatasaray altay kadar bile iyi şekilde topu defansindan çıkaramazken (hoş panathinaikos bir gaziantep belediyespor degil) elano gelip de top istemezken (tüm maçlar boyunca top istemezse insanlar nasil ona pas atabilir ki? ben de buradan elimi kaldirayim pas isteyeyim, kimse bana top atmaz ki. atarlarsa sevinmek yerine korkarim zaten! evimdeyim ulen ne pası?) bu tartisma cok yerinde gözüküyordu bizce. o sirada gol gibi bir şeyler oldu, arda topu ceza yayinin oralara şişirmiş, nonda ile rakip defans oyuncusunun arasindan top sıyrılıvermiş topu önünde bulan mustafa sarp golu de atmiş, vakit kaybetmeden sevinmişti. sonradan anlasildi ki o top aslinda nonda'nin kicina carpmis ve mustafa'yi ofsayta düşürmüş..
http://www.ajaxusa.com/desk/assets/HTC-Panini.jpg
(cocuklar hiç büyümese keşke.. şu tatliliga bak.. )
ilk yari böyle biterken, açık konuşalim sahadaki futboldan çok, sayilmayan golün henüz sayilmadigi belli degilken "nerdesin trikupis gel de kopeklerini kurtar" diyen adam aklimi meşgul ediyordu.. karagunis sert oyunu ile atilacak bir golu daha cok arzulatiyordu ama dedigim gibi elano elini kaldirip top istemekten başka bir şey yapmazsa ne yapabirdi ki galatasaray? arda mükemmel calimlar atip aleni olarak geri dönüşünü bildirirken actigi ortalari degerlendirecek bir hakan şükür yoksa (miss you) taraftar nasil maçın moduna girebilirdi ki?

gökhan zan ilk yarida cikmis yerine emo kid barış oyuna girmiş, gokhan'dan bosalan yere de topal monte olmustu. cisse ve rukavina (bukavina club?) geniş bosluklar bulabilir savunmayi acaip cokertebilirlerdi ki servet ve topal muhtesem bir ofsayt taktigi uyguladilar. volkan şen ve sercan bu taktigi yemekte milyon dolarlik ayaklardan daha basarili olmustu cuma günü itiraf etmeliyiz..

velhasil bir karambol aninda mustafa sarp topu rakibe de carptirarak aglara gönderdi. maçın en heyecanli anı buydu sanırım. yani eger gogsunuzde bir yonca ile maçı izlemiyorsaniz.. yoksa macin en heyecanli 3. ani bu olurdu. bir kere rukavina franco ile karsi karsiya kaldi, digerinde de son dakikada frikik cektiler. ama dedigim gibi bizi ilgilendirmiyor maçın o heyecanlari. bizim rengimiz sari kirmizi..

velhasil bir persembe gecesi daha öyle "hadi sabahlara kadar içerek bu zaferi kutlayalim" diyemeyecegimiz bir şekilde bitiyordu.. galatasaray 1-0 kazanmis, arda mükemmel oynamis, elano aman bulasmayayim da sahit yazmasinlar dermiş gibi oynamis, gokhan zan sakatlanmisti. kisisel tarihlerimize bir şey katmadiysak seneye skorunu bile hatirlayacagimizi sanmiyorum bu macin..