2009 galatasaray besiktas

Cumartesi, Eylül 12, 2009 zaman: Cumartesi, Eylül 12, 2009

Hayat garip bir meşgale. Birşeyleri günlerce planlarsın, her olasılığı düşünür, ona göre önlemler alırsın, kendi yolunu belirlersin, her şey hazırdır, her şey kafanda mükemmel kurulmuştur, ama en başında bir şey olur ve tüm planlar "püf" diye uçup gider. İşte bir gecede daha gördük ki futbol hayata fena halde benziyor, yağışlı bir istanbul gününde istanbulda sihirli bir ali sami yen gecesinde, galatasaray ilk dakikada attigi bir, ikinci yarida attigi 2 gol ve yemediği gollerle 3-0 kazandığı bir musabakadır bugun oynanan.

Aslında maçtan evvel kimsenin umrunda değildi futbol. Sulak günler geçiriyorduk, ve insanlar eğlenmek yerine en başından üzülmemeye çalışıyordu. Futbol topundan çok kum torbaları samimi gelirken insanlara, ali sami yen, su basmayan ilçelerin birinde olduğundani ve evlerini su basmayan 25 bin kusur kişi olduğundan yine de doluyordu. Ölen ölmüş, basan dere basmış, kurak statlar yine de bize kalmıştı.Maçtan yarım saat evvel futbolcular sahaya çıkarken bundan 18 sene evvel ölen(1 yaklaşık olarak. Zira 13 Eylüldür ebedi kral'ın ölüm yıl dönümü) Metin Oktay'ın resminin basılı olduğu tişortler ile sahaya çıkıyor ve ellerindeki pankartla Metin Oktay'ı anıyorlardı. Bir baroş, bir keita bilir miydi, anlar mıydı izmirli'nin dediklerini, "bizi sevenleri üzmeyelim baba" lafinin ne büyük bir laf olduğu idrak edebilirler miydi bilinmez ama o gri tişortlerle tribune koşuyordu futbolcular. gima'da ramazan dolayisiyla çok bira içilmemiş, eski açık'ın üstüne bir dam gelmiş, tribunde "abi vodafone'un şeysi çöktüğü için bedavaymiş bugun aramak, ama işte çatıdan çekmiyor ki telefon!" geyikleri dönmüş, saatler 21'i gösterir olmuştu.

turktelekom'un çocuk portalina üye olan 22 tane cocuk futbolcularin ellerinden tutturulacak, maça öyle çıkılacaktı ki,sabri galatasaray formali bir arkadasin elini cocuk diye tutuyor "abi ben fotografciyim" ikazini alan sabri ses cikarmadan cocuklara dönüyordu.

velhasil maç bülent yildirimin düdüğü ile başlıyordu. beşiktaş tam yusuf, tabata, rüştü ile sahaya çıkmıştı ki galatasara korner atışını kullanmaya karar verdi. gima tarafindaki kaleyi rüştü almıştı ki, arda mustafa denizli'nin alsancakta attığı gollerden birini atmaya çalışıyor, top rüştü'nün "avuta çıkıyor bu!" bakışları arasinda arka direğe iniyor, mustafa sarp oradan gelip golu atiyor sonra da ali sami yen'de görülen en kötü gol sevinçlerinden birini yapıyordu...

işte mustafa denizli'nin tüm planlarinin puf diye uçtuğu an bu andır. sonrasında beşiktaş saldırıyor, arda milli maçlarda yediği dirsekten dolayi mor gözle etkisiz oluyor, özellikle serdar'ın muhtesem oyunu besiktas'a ilerde çok etkin olma şansı tanıyordu. ama galatasaray defansı ve kaleci leo franco aynı türküyü söylüyordu "duriyemin güğümleri kalayli!"(bu noktada bağış erten uslubu yakalamak istedim, "şanı büyük osman paşa" türküsü falan dicektim ki duriyemin gügümlerinin soylenmesini daha eglenceli buldum. servetin falan bu türküyü söylemesi fikri beni benden aldi acikcasi)

ilk yarı galatasaray'in 1-0 lik üstünlüğü ile biterken, ofsaytlarda beşiktaş inanilmaz bir üstünlük kuruyordu. devre arasında çimler hakkinda tribunlerde "insanin yiyesi geliyor" makaralari dönerken, maçın başında açılan "kuş avı sezonu başladı" pankartinin çok eğlenceli olduğu konusunda herkes hem fikirdi..

ikinci yariya beşiktaş tabata ve nihat değişikliği ile başlıyor "abi adam niye satsin ki nihat sakat olmasa!" muhabbeti kapali altta bir kaç dakika "doğru doğru" nitelemeleri ile dolaşiyordu..

60.dakika civarinda baroş oyundan alinacak, nonda oyuna girecekti ki yandan birisi "arap giriyor arap giriyor" diye bağırdı, bunu duyan baroş "yandım allah" koşusu ile ileri cikiyor,kewel'in arka cizgide arkada sanirim mustafa sarp'a cikardigi topu mustafa sarp plase ile aglara göndermeye calisiyor, rüştü "ah yakaladim, yok iki hamlede kontrol ettim" derken baroş boştaki topu aglara gönderiyor, nonda'ya dönüp "otur len yerine" diyordu.. beşiktaş o dakikaya kadar galatasaray kalesine çok gelmiş, ernst topu eliyle kontrol etmiş, leo franco topu ceza alani disinda ellemiş, yusuf franco'ya uçma pozu verdirtmişti ama nihayetinde topun da cani vardi ve bugun besiktas golu olmak istemiyordu..

son dakikalarda elano'nun sabri'nin orta actigi yerlerde actigi ama sabri'nin aksine yerine giden ortasini kewell yakin direğe 3-4 metre mesafede tek pasla içeri indiriyor, penaltı noktasi üzerinde baroş sağ ayağındaki topuu sol ayağına geçirip skoru üçlüyordu, kulubede nonda "artizligin luzumu yok" bakislari ile baroş'u süzerken maçtan sonra baroş "valla arap giriyor arap giriyor dediler, bi garip oldum tabi, hem karim da rüyasinda 2 gol atacagimi görmüş, tabi benim gol atmam değil takimimin kazanmasi önemliydi diyordu." yine maçtan sonra açıklama yapan bir taraftar "rijkaard bu takimi 15 haftada sampiyon yapar!" açıklaması yapiyor, arkadaslari tarafindan orucu acmamakla suçlanıyordu..

hülasa galatasaray hiç bir şey oynamadan, sadece beşiktaş'ın etkili olmasina, gol atmasina engel olarak, ve yeri geldiginde cok net goller atarak 3 puan'i aliyordu.futbol dedigin her maç agresif olacaksin, kazanacaksin demek degil nihayetinde.bazi maclarda bu şekil ayagina gelen firsatlari iskalamamak, ve rakibe pozisyon vermemek ile basarili olacaksin. hepimiz futbol izliyoruz sonucta. devamli agresif futbolla basarili olunsa bucaspor bugun şampiyonlar liginde 2. torbadaydi..(`kemal kılıç`a saygılarımızla)

0 yorum: