2009 Şampiyonlar Ligi Finali Manchester Barcelona

Çarşamba, Mayıs 27, 2009 zaman: Çarşamba, Mayıs 27, 2009


leylekler bir kaç hafta önce geri dönmüş, çilekler ve kirazlar mutlu mesut bir şekilde pazarda yerlerini bulmuşken, eriklerin bile çekirdekleri sertleşmişken, ülkede mayınları kimin temizleyeceği konusu almış başını gitmiş, beşiktaş ise şampiyonluğa koşarken, roma’da roma atatürk olimpiyat stadı’nda oynanıp, barcelona’nın 2-0 kazandığı musabakadır.


maçtan evvel roma sokakları katalanlar ve ingilizler ile dolmuş bir kaç yerde hırlaşmalar yaşanmış olaya mudahale eden italyanlar bir iki zavallının bacaklarına emanetleri ekleştirmişlerdi. stadın önü maç saatine yakın 500 metrelik kuyruklar olmuş, hatta bir kaç italyan ortama kaynayıp sıralarını 5 euroya satmaya çalışmış, jandarma olaya mudahale etmek zorunda kalmıştı. yine de roma olimpiyat stadı göz kamaştırıyordu. sahanın ortasında kıp kırmızı bir şampiyonlar ligi çarşafı serilmiş, etrafına bir kaç tane roma tanrıçası gibi giyinen kız serpilmişti. andrea botacelli şampiyonlar ligi şarkısını söylerken kadrolar sahaya şu şekil çıkıyordu:

barcelona: 1-victor valdes; 5-carles puyol, 24-yaya toure, 3-gerard pique, 16-silvinho; 28-sergio busquets, 6-xavi, 8-andres iniesta; 10-lionel messi, 9-samuel eto'o, 14-thierry henry.
yedekler: pinto, caceres, muniesa, keita, gudjohnsen, bojan, pedrito.

manchester united: 1-edwin van der sar; 22-john o'shea, 5-rio ferdinand, 15-nemanja vidic, 3-patrice evra; 13-park ji-sung, 16-michael carrick, 8-anderson, 11-ryan giggs; 7-cristiano ronaldo, 10-wayne rooney.
yedekler: kuszczak, rafael da silva, evans, nani, scholes, berbatov, tevez


saatler önce kurt hoca alex ferguson “bir dandik durum olursa, bizim yedeklerimiz daha iyi. tak koyarım berbatov’u ne bileyim efendim, tevez’e çık oyna derim. ama bence barcelona kazanır. “ diyordu. bu yaştaki bir teknik direktorun hala ve hala rakip takıma gaz vermek namına “bence onlar daha iyi” demesini ben sineye çekemiyorum açıkcası.


her neyse, andrea botacelli şarkısını söylemiş, kırmızı çarşaf ortadan alınmış, koşu pistli olimpiyat stadında her şey futbol için hazırlanmış, giggs ve puyol birbirlerine kulub flamalarini vermiş, eski manchester’lı pique rooney’e gidip “hafta sonu gel de pes’te çakayım” rahatlığında konuşmuş, giggs “vatikan tarafındaki kaleyi alalım hocam” diyor ve maç barcelona’nın başlama atışı ile başlıyordu.

manchester maça hızlı başlıyor, keyiflenen manchester seyircisi park’ın bindirmelerinden birinde “"park! park! wherever you may be! you eat dogs in your home country! but it could be worse, you could be scouse! eating rats in your council house!" (park, nereli olursan ol, memleketinde köpek yiyorlar.. ama liverpool’lu olabilirdin ve belediye binanızda sıçan yiyebilirdiniz!) diye çirkinleşiyorlardı. hayır bu ingiliz taraftarını neden sevmediğimi belirteyim diye bu tezahuratı söyledim.


ronaldo kaleye 3 şut çekiyordu, manchester alenen bastırıyordu ama iniesta süper bir topla ceza alanının sağ tarafında topu etoo ile buluşturuyor, etoo süper bir vucut çalımı ile andersen’i geçiyor ve pis burun vurarak topu ağlara bırakıyordu. golden sonra bir liverpool barında, bir liverpool’lu “gool” diye bağırıyor, etrafındaki falkland gazisi yaşlı bir amca “ayıptır, ingilizsiniz siz!” diyip ortamı geriyordu. şükür ki aralarından birisi çıkıp ingiliz korkma sönmezini söylüyor, ve ortam yatışıyordu.

bundan sonra manchester’ın balonu acaip sönüyordu. hatta golden sonraki santra vuruşundan topu kornere atmayı başardılar. xavi ve iniesta’nın şovlarını yapmalarına izin veriyorlardi, ferdinand ve vidiç defanstan top çıkartırken balıkesirspor defansı misali riskli hareketler yapiyor, giggs ikinci bir forvet gibi oynadığından orta saha acaip boş kalıyordu. anderson ise sanırım roma havalimaninda benzeri ile karıştırılmıştı ve sahaya çıkan futbolcu anderson değildi.


ikinci yarıda da ilk yarıdaki durum değişmemişti. vidiç ve ferdinand resmen barcelona’lı oyuncuların gölgesinden bile korkuyordu, xavi’nin serbest atıştan bir topu direkte patlıyordu. tevez ile ronaldo ilerde oynuyordu rooney ve park kenarlarda duruyorlardı ama manchester’ın bir ışık verdiği yoktu. barcelona çok net bir şekilde pas yapıyordu. hatta tribundeki katalanlar her pasta “oley” demeye bile başlamışlardı. sivasspor da bu kadar oynardı barcelona’ya. zira defansın gerisine top atmak üzerine kurulu bir taktik yapıyorsa alex ferguson 16 senede, bülent o taktiği 3 senede yapabiliyor yahu!


60. dakika gibi berbatov da oyuna giriyordu. berbatov, ronaldo, tevez ve rooney oyundaydı. bu dörtlü bu sezon toplamda sadece 110 dakika birlikte forma giymişlerdi. alex ferguson sanırım sakinleştirici almış bu maç için ve o sakinleştiriciyi fazla kaçırmış. barcelona pas-koştur-pas oyununu oynayıp manchester defansında açıklar bulmaya çalışıyordu ve nihayetinde, 70. dakikada, xavi’nın sağ taraftan, aut çizgisine 35 metre uzaktan penaltı noktasının civarına bir muz orta çıkartıyor, messi de maçtan sonra “sağolsun xavi abi bir orta açtı, ben de güzel yükseldim, tabii ki bugün benim gol atmam önemli değildi barcelonamızın kazanması önemliydi, bu sene katıldığımız tüm kupaları kazanan bir takım olduk, hatta geçen aydın doğan şirketler arası halı saha turnuvasını bile kazandık mutluyuz. seyirci çok güzeldi, bu kupayı tüm katalanlara armağan ediyorum!” diyecekti..


ikinci gol yenince manchester’ın umudu kalmamıştı pek. ronaldo hırs küpü olup çirkinleşmeye başlamış, ama tüm emekleri kendisini daha antipatik göstermekten öteye gidememişti. son dakikalarda manchester’ın karamboldeki bir pozisyonunu valdes çıkarsa da pek bir şey olacağı yoktu.

velhasıl maç 2-0 bitiyordu. katalanlar sevinç göz yaşlarına boğuluyor, alex ferguson guus hiddink’in planından farklı bir şey denemenin ceremesini çekiyor, ronaldo’nun fevri oyunu, kapalı çarşıdan husui kupanın üzerine isim yazsın diye getirilen artin usta’nın kupanın üstüne “fc barcelona, artin gümüş kapalıçarşı/istanbul,her türlü gümüş işi yapılır, yüzük küçültülür.” yazmasına neden olmuştu. ve en sonunda bir sezon finalı çok da süpriz olmadan yaşanıyordu.


kupa töreni ise platini’nin göreve gelmesinden beri olduğu gibi yine tribunde olacaktı, pique üzerine göztepe bayrağı giyinmiş “bir gün elbet göztepe’de oynayacağım” diyip gönül almış (bu konuda yemin etsem başım ağrımaz, sarı kırmızıysa sarı kırmızı) ronaldo’ya gümüş madalya takılırken tüm ispanyollar kendisini ıslıklamış, berlusconi içinden “guardilanın apış arasına doğru muck yapsam nolur ki len?” demiş, platini messi’yi samimi bir şekilde kucaklamış ve kupa s.p.q.r arması önünde puyol’un ellerinde yükselmişti. o platformun s.p.q.r. armasının hemen ortasındaki armanın beni benden aldığını belirtmek istiyorum ama. bi de sonunda andrea botacelli çıkıp yine korkuttu beni. bu maçta kimse küfür etmesine kızanlara “burası opera mı, tiyatro mu? küfür etmeye geliyoruz buraya” diyememiştir sanırım. zira yaşayan en şahane tenorlerden biri oradan. en sonunda da freddi merkuri’ye bir ayıp yapılmıştır ama. “we are the champions” yerine sanırım “rossini’nin track:6” adlı eseri yayınlanmıştır stat hoporlorlerinden (bende ismi öyle kayıtlı o şarkının)

maçtan sonra konuşan alex ferguson “erken gelen bir gol tüm konsantrasyonumuzu dağıttı. sabaha kadar oynansa sabaha kadar barcelona topu ayağında tutardı ve maç 1 olurdu. bir şey yapamadık, tüm ingiltereden ve yavru vatan avustralya’dan özür dileriz” diyordu. bir ingiliz gazetecinin “yani liverpool her zaman roma’da kazanir diyebilir miyiz?” sorusunu ise “alın bunu buradan, kasti gelmiş bu, liverpoollu bu” şeklinde karşılıyordu sir.

1 yorum:

roland deschain of gilead dedi ki...

maçla ilgili okuduğum en güzel yazı bu eminim ki