11 ekim 2008 turkiye bosna hersek maci

Pazar, Ekim 12, 2008 zaman: Pazar, Ekim 12, 2008

pastirma yazi bitmiş, son kalan tembel kuşlar da yuvalarina dönmüş, hatta çalışkan karinca aynanin karsisina gecip "öhöm, şimdi de çalip söyle o zaman ey agustos bocegi" deme egzersizleri yaparken, mali kriz bir yandan patlamiş, ama cepte para olmadigi icin bu krizden en az etkilenecek insan olmanin keyfini sürerken, bir hazan mevsiminde, istanbul'un en güzel yerlerinden birinde oynanan, ve 2-1 türkiye'nin üstünlügü ile sonuclanan musabakadir..

maçtan evvel tv her zaman yasanan klişeler birer birer yaşaniyordu.. tv kanallari stadin etrafina canli yayin arabalarini koydurup spor yazarlarina "bence okan bu maçta oynamali! sergen oynamaz mi bu takimda ya? koy sergeni dursun, bi şut çeksin koysun kaleye alalim maçı" tarzi yorumlar yaptiriyor, en az 10 kişi kadikoyden besiktasa vapurla geciyor, sonra stad ile besiktas iskelesi arasindaki mesafeyi "yürürüz ya" diyerek gecmeye calisiyor, yolun yarisinda "göz kararimi sikiim" yorumlari yapiyorlardi. bozuk paralar çekirdeklere harcanirken, emre belozoglu tarkan'in sahnede giymeye cekinecegi bir kiyafet ile maça geliyor, ve winston churchill yillar evvelinden "any man who would wear a brown suit is a cad" şeklinde bir söz söylüyordu (kusura bakma fatih hocam ama bu böyle. türkçeye cevirmeyi gözüm yemedi. ama sen bilirsin ingilizce)

hasagiç'in stat televizyonundan ikinci yari baslayacak "`kavak yelleri`"dizisini izlemek istemesi yüzünden, gazhane tarafindaki kaleyi ilk yari milli takim aliyor, tv yi gormeyen kaleyi ise boşnaklar aliyordu.. her seferinde "efendim noldu biz ayri düştük boyle, başkanim bizi tekrar osmanliya alin" mesajlari cakan bosna hersek, maça tam kadro ile çıkmış, milli takim ise özellikle forvet hattini sanki "final dergisi dershanesi" önünden toplayarak çıkmıştı.. batuhan ve mevlut yaslari itibari ile "valla bence fizik sorulari zordu ama matematigi yaptim" ayarinda konusmalar yapacakken milli forma ile sahaya cikiyor, fatih terim yurdun bir çok il, ilçe ve bucakindan "ya icat cikartiyor ya!" seklinde gider aliyordu..

her neyse kapalidan gelen ilk çekirdek çıtlamasi ile birlikte maç basliyordu.... 30 dakika kayda deger bir şey olmadi.. ki sonra gol yedik.. maçtan evvel bahis siteleri, türkiye'nin galibiyetine 1.3 beraberlige 6 kusur ve bosna hersek galibiyetine "komple şirketi veriyoruz" oranlari vermişken bosna hersek belçika'nin attigi golun aynisini atmiş, kaledeki volkan ise `boluspor` kalecisi ziya'dan bile fazla güven verememişti..

bu dakkada stattaki genel kani "yusuf oyuna girmeli ya" ya donmusken gazhane tarafindaki tribunden "yusuf ne girecek oyuna, gitsin ibo show'da şiir okusun, tipi ona müsait" yorumu yapiliyor, baska bir yerde de "esas `rob roy` daki liam nelson gibi parasini kurtarsin ingiliz bankerlerden, oradakine daha cok benziyor" sesi yükseliyor, yusuf'un `yusuf hayaloglu`'na mi yoksa rob roydaki "liam nelson" a mi daha cok benzedigi tartismasi tribundeki gergin hava bir kisim dagiliyordu.. (karar sizin.. rob roy: http://www.jimandellen.org/ellen/RobRoythecouple.jpg , ibo show: http://www.yeniyerim.com/user_pics/grup471f0d0666075.jpg )

batuhan'in kolu oyundan çıkarken yerine nuri şahin giriyor, mevlut ise golleri antin kuntin bir şekilde kaciriyordu..

ilk yari bu telaşe içinde biterken winston churchill'in sözünü bir kez daha hatirlamak istiyorum "any man who would wear a brown suit is a cad" teşekkürler.. devre arasi verilmiş nedense devre arasindaki reklamlar "bicirik sirkeleri, balikesir'in en iyi sirkesi","konya şeker, hmmm çayım konya şeker ile ne kadar tatli","çukubik kereste sanayi!" şeklinde olmustu..

her neyse ikinci yarinin baslamasiyla birlikte, `duran toplarin usta ismi` sabri boşnaklarin kafasinda top sektirtip skoru 1-1 yapiyordu.. milli takim basiyordu ama, hasagic kalesinde devlesiyordu.. o sirada "yusuf yusuf yusuf" sesleri yurdun kahvelerinden yükselirken, yusuf kenarda belirdi.. o dakkada tak diye mevlut topu aglara gonderiyor, skoru 2-1 e getiriyor, yusuf'un sureti bile öne gecmemize yetiyordu.. evliya gibi adamdi şu yusuf!

her neyse, lafi cok uzatmayalim, ibrahim kaş'i ile (ki 20 sene önce olsa ismi tilki ibrahim olurdu), sabri delisi ile (macin yildizidir gönlümce) mevlüt'ü ile, hasagic'i bir macin daha sonuna attigimiz golden bir az gol yiyerek geliyor, 3 puani cebe atip, önümüzdeki zorlu estonya deplasmanina gülen gozlerle gidiyorduk.. (hey yavrum hey, hususi de bekledim ha 0000 da entry gireyim diye)

0 yorum: